İslam felsefecileri arasında İkinci Öğretmen olarak bilinen Farabi’ ye (ö.339/950) göre
güzellik, varlık piramidinin en üst kısmını teşkil eden bir gerçektir. Ona göre güzel olan;
doğru olandır, var olandır. İlk olan’ın varlığı da en mükemmel bir varlıktır. O’nun (cc)
güzelliği, ihtişamı ve nuru; bütün güzelliklerin en üstünü ve en güzelidir.18
İbn Sina’ya (ö. 428/1037) göre var olan bütün güzelliklerin kaynağı, O’dur (cc). Gerçek
güzellik, O’na ait olan güzelliktir. Nitekim insan, o en güzelin niteliklerine büründüğü
nispette güzelleşmekte ve yetkinlik kazanmaktadır. Kısaca yüce Allah, güzelliği zirveyi
teşkil eden mutlak güzeldir.19
İbn Hazm’a (ö. 456/1064) göre ise yüce Allah, her şeyin yegâne sahibi ve yaratıcısıdır.
O’nun ortaya koyduğu ve yarattığı her ne varsa, güzeldir. Herhangi bir şeyin güzel ya da
çirkin, doğru ya da yanlış olmasının yargısını ancak Allah Teâlâ verir.20
15 Şimşek, a.g.e., s. 22; Tunalı, a.g.e., s. 144.
16 Ayşe Taşkent, Güzelin Peşinde (Farabi, İbn Sina ve İbn Rüşd’de Estetik), İstanbul, Klasik Yay. 2013, s. 283.
17 Hüseyin Akyüz, Nebevi Öğretide Estetik Anlayış, Fecr Yayınları, Ankara 2016, s. 37.
18 Farabi, Ebu Nasr, el-Medinetü’l-Fazıla, (terc. Ahmet Arslan), Semih Ofset, Ankara 1990, s. 12.
19 Işık, a.g.e., s. 203-204.
20 Mustafa Yıldız, “İbn Hazm’ın Güzellik Anlayışı”, Felsefe ve Sosyal Bilimler Dergisi, 13, (2012), s. 102.