Önce bildiklerimizle başlayalım: Görebildiğimiz evren 13,8 milyar yıl önce ortaya çıktı ve Büyük Patlama’yla genişlemeye başladı. Büyük Patlama’nın nasıl meydana geldiği ve ondan önce ne olduğuna dair ayrıntılar hâlâ tartışmalı. Aynı şekilde, evrenin nasıl sona ereceği de hâlâ tartışma konusu. Tabii sona ererse… Üzerinde en çok konuşulan ve
Naçizane Yaşamın Gerçeği
Tavsiye 1... ” Karşına çıkan kişiler her kimse, doğru kişilerdir. Bunun anlamı şudur, hayatımızda kimse tesadüfen karşımıza çıkmaz. Karşımıza çıkan, etrafımızda olan herkesin bir nedeni vardır, ya bizi bir yere götürürler ya da bize bir şey öğretirler.”
Tavsiye 2... “Yaşanmış olan her ne ise, sadece yaşanabilecek olandır. Hiç bir şey, hem de hiç bir şey yaşadığımız şeyi değiştiremezdi. Yaşadığımızın içindeki en önemsiz saydığımız ayrıntıyı bile değiştiremeyiz. ‘Şöyle yapsaydım, böyle olacaktı’ gibi bir cümle yoktur. Hayır, ne yaşandıysa, yaşanması gereken, yaşanabilecek olandır, dersimizi alalım ve ilerleyelim diye. Her ne kadar zihnimiz ve egomuz bunu kabul etmek istemese de, hayatımızda karşılaştığımız her olay, mükemmeldir.”
Tavsiye 3... ” İçinde başlangıç yapılan her an, doğru andır. Her şey doğru anda başlar, ne erken ne geç. Hayatımızda yeni bir şeyler olmasına hazırsak, o da başlamaya hazırdır.
Tavsiye 4... “Bitmiş olan bir şey bitmiştir. Bu kadar basittir. Hayatımızda bir şey sona ererse, bu bizim gelişimimize hizmet eder. Bu yüzden serbest bırakmak, gitmesine izin vermek ve elde etmiş olduğun bu tecrübeyle yola devam etmek gerekir.”
Kendine iyi bak. Tüm kalbinle sev. Sonuna kadar hayatın tadını çıkar. Hayatındaki her gün bir hediyedir, kıymetini bil.
GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK
Düşüncesi - Mirası- Dünyası
edebiyatevi.com/yazi/241852_gaz...
Ülkesinin kurtuluş mücadelesini başlatan, öncülük eden, zekasını, ilmini, cesaretini canını ve tüm fedakarlığını ortaya koyarak en önde gidip de ahmakça hakaretlere uğrayan başka bir ülke lideri var mıdır
“Hayat, çoğalan bir yığın ıstırap, daima artan bir hızlı sona, en korkunç ıstıraba doğru tepetaklak inmektir: Ben de iniyorum. ”
Lev Tolstoy
Dans Vebası
Dans vebasını hiç duymuş muydunuz?
Bundan 500 yıl önce sıcak bir temmuz günü Fransa'nın Strazburg kentinde Frau Troffea adlı genç bir kadın sokağa çıkarak bir anda dans etmeye başlar. İlk başta insanlar alkışlarıyla destek olurlar. İlk başlarda diyorum, zira kadının dansı dinlenmeksizin altı gün sürer. Sonra bulaşıcı bir hastalık gibi sürekli birileri kendisine eklenir. Ay sonunda 400 kişi sokakta sebepsizce dans etmektedir... Doğru dürüst mola yoktur. İnsanların her tarafı yara bere içinde kalmıştır ancak durmak yoktur. Salgının daha da yaygınlaşmasından endişelenen yetkililer bari orkestra çağıralım da tempoyu arttıralım, belki iyice yorulup dururlar şeklinde bir strateji geliştirirler ancak bu uygulama ters teper. Katılım daha da artıp belli aralıklarla yorgunluktan ve kalp krizinden 15 kişi ölünce olaya müdahale edilir. Kamuya açık alanlarda dans etmek yasaklanır. Dans grubundan hayatta kalanlar bir tapınağa götürülerek izole edilir. Böylece salgın sona erer. Dönemsel faktörler değerlendirildiğinde bu enteresan olay toplumsal bir patlamanın sonucu mudur, başka bir şey midir, psikolojik bir yönü mü vardır, hâlâ belli değildir. O zaman dans...