Okuduğum önceki Baldwin /kitapları gibi, bu kitap da derin bir özlem ve keşif duygusuyla dolu. Hikayenin merkezinde, dünyadaki yerinin belirsizliğiyle boğuşan on dört yaşındaki garip bir Afrikalı Amerikalı çocuk olan John var..
Güneyinde geçen Baldwin, yaşam mücadelesini ve İnanç'ın bu mücadeledeki rolünü büyük bir belagatle anlatıyor.
/Dürüst olmam gerekirse bu incelemede : /
Bunun gibi harika kitapların, Baldwin'in bir zamanlar söylediği gibi, bizi soyduğuna inanıyorum:
“Acınızın ve kalp kırıklığınızın dünya tarihinde emsalsiz olduğunu düşünürsünüz, ama sonra okursunuz. Bana en çok eziyet eden şeylerin, beni hayatta olan, hayatta olmuş tüm insanlarla bağlayan şeylerin ta kendisi olduğunu bana öğreten kitaplardı.”
Baldwin'in okuduğum her kitabında bu sözler hâlâ yankılanıyor...
Kitap da öğrendiğim/
John'un kalbi Rab'be karşı katıydı. Babası, Tanrı'nın bakanı, Cennetin Kralı'nın elçisiydi ve Yuhanna, babasının önünde diz çökmeden lütuf tahtının önünde eğilemezdi..
Bunu yapmayı reddetmesi üzerine hayatı buna bağlıydı ve John'un gizli kalbi, günahının onu ilk kez yakaladığı güne kadar kötülüğünde serpildi...
Kitaplığınizda yer ayırın
Keyifli okumalar