Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.31
256 syf.
·
Puan vermedi
İçsel ve Toplumsal Çatışmaların Romanı
Sabahattin Ali’nin "İçimizdeki Şeytan" adlı romanı, bireyin içsel dünyasındaki çatışmaları, toplumsal baskılar ve ahlaki ikilemler üzerinden derinlemesine inceliyor. Roman, karakterlerin içsel hesaplaşmalarını ve toplumla olan ilişkilerini çarpıcı bir biçimde gözler önüne seriyor..
Ali, bireyin içsel dünyasındaki "şeytan" metaforu ile insanın kendi zaaflarını, korkularını ve çelişkilerini ele alır. Roman boyunca, karakterler kendi içlerinde ve birbirleriyle olan ilişkilerinde sürekli bir çatışma halindedir. Bu çatışmalar, bireysel sorumluluk, özgürlük ve ahlaki değerler gibi evrensel temalar etrafında şekillenir.
Ali'nin karakter tasvirleri, son derece gerçekçi ve derinliklidir. Karakterler arasındaki diyaloglar, onların ruh hallerini ve içsel çatışmalarını açıkça ortaya koyar. Karakterin iç sesi ve düşünceleri, okuyucuya insan doğasının karmaşıklığını ve ahlaki ikilemleri düşündürür.
Sabahattin Ali’nin dil kullanımı, yalın ve etkileyicidir. Anlatımındaki samimiyet, karakterlerin iç dünyalarını ve duygusal derinliklerini okuyucuya başarılı bir şekilde aktarır.
Bu roman, bireyin kendi içindeki karanlıklarla ve toplumun baskılarıyla mücadelesini ele alırken, aynı zamanda evrensel temalar üzerinden insan doğasına dair derin bir bakış sunar. "İçimizdeki Şeytan", Sabahattin Ali’nin edebi dehasını ve toplumsal gözlem gücünü yansıtan, Türk edebiyatının önemli eserlerinden biridir.
İnsanin güçsüzlüğünün karanlığındaki sis
Güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir biçimde anlatıyor. Ayrıca roman, yazarın yaşadığı dönemin 1940'lı yılların Türkiye'sini yansıtmaktadır.
İçimizdeki Şeytan, her insanın içinde barındırdığı ama dillendirmekten şiddetle kaçındığı bazı yönlerimizi bizlere akıcı bir psikolojik analiz ile çok açık bir şekilde gösteriyor.
Hayatta yaptığımız bazı seçimler bizi ön yargılı bir hale getirebilir ve ortaya kitapta bahsedilen şu anahtar cümle çıkar ‘’Ruhun ahenginin bozulması.’’
Kitap içerik olarak çok hızlı ve ilginç bir girişle başlıyor kendinizi birden olayın içinde buluyorsunuz. Yani kitap kahramanları tanıtarak değil olayla başlıyor bu etkende sürükleyiciliğini arttırıyor.Konu olarak,felsefe öğrencisi aynı zamanda postahane memuru olan Ömer'in arkadaşı Nihat ile birlikteyken İstanbul'da bir kıza aşık olması ile başlıyor. Ömer adını sonradan Macide olarak öğreneceğimiz olan bu kızla konuşmak için onun yanına gider. Fakat bu sırada Macide'nin yanında bir akrabasının olduğunu bile fark etmez. Yani o derece gözünü aşk bürümüştür. Sonradan Ömer ile Macide tanışırlar ve aralarında arkadaşlık başlar.
Bir yere kadar Ömer ile Macide'nin aşk hikayesini okuyacaksınız. Bu büyük bir aşktır. Özellikle Ömer açısından. Fakat Macide ile Ömer evlendikten sonra bu aşk devam etmekle birlikte Ömer ve Macide, Ömer'in çevresinin kurbanı olurlar.Ömer bu durumu içindeki şeytanın açığa çıkması olarak tarif edecektir Macide'ye.
Genel olarak Sabahattin Ali’nin insan ruhunu en iyi yorumladığı kitap olduğunu inanıyorum ve kitabın yazıldığı 1940 ve yakın dönemini anlatması açısından çok değerli bir roman olduğunu düşünüyorum.
Herkesin kendinden bir şey bulabileceğine inanıyorum.
Eline ahlaksızlık fırsatı geçmeyenlerin ahlaklıyım diye böbürlenme hakkı yoktur...
Sanırım içimizde sakladığımız şeytan için de tam olarak aynısını söyleyebiliriz. Herkesin kabul ettiği ama bir o kadar da inkar ettiği... Doğru şartlar ve gerekli duygular içerisinde bulunursak çaba sarf etmeden aynada yada yolda yürürken karşılaşabiliriz onunla.
İçimizdeki Şeytan
Üzerimde derin ve buruk bir tesir bırakan bu kitabın ayrıca insanın iradesini daha bilinci bir şekilde kullanmaya teşvik ettiğinden, tam anlamıyla okunmayarak çok şey kaybedilebileceğini söyleyebilirim.Bilgi aktarımıyla beraber okumaya teşvik eden bir merak ve duygu serüvenin peşi sıra bıkılmadan sürüklediği bu kitabın şimdiki yazarlara yazarlığını şüphe ettirecek kadar başarılı ve manalı olduğunuda kaleme dökmek isterim. Ve eski sevdaların şimdiye kıyasla narinliğinden ve saygısından çok şey kaybettiğininde ayrıca bir göstergesi olduğunu düşünmekteyim. Okurken kendimizden çok şey kaybettiğimizi ve dahada kaybetmemek ümidine kapıldığımı hissettim. Okumak isteyen herkese tavsiye ederim.
·
Puan vermedi
"İlkbahar gibi bir mevsimi olan bu dünya, üzerinde yaşamaya değer... Ne olursa olsun"
Sahi nolursa olsun bu dünya yaşanmaya değer mi?
Evet bence değer. Ama gerçek manada yaşamak. Bir yerlerde kaybolup gitmek ya da kendimizi bir yerlere kapatmak yaşamaya değmez bu yaşamak değildir. Baharı karşılayıp doğayı duymak, hissetmektir yaşamak. Allah'a gitmektir, insanların içine karismaktır...
İçimizdeki şeytan dediğimiz şey ne şeytan bir şeyi bir kere söyler onu yapıp yapmaman bize kalır ama biz onun söylediğine kitlenirsek bu sefer nefis bunu tekrarlamaya başlar ve bir bakarız ki kaçtığımız şeyin içine düşmüşüz. Çok üzücü ama bir günah çok ileri gidilmedikçe yaşamak iyidir.
Neden derseniz;çünkü daha büyük günahlardan kaçmamıza yardım edecektir. Tıpkı Ömer'in bulunduğu durum gibi küçük hatalarından kaçıp son noktayı gelmeseydi geleceğine farklı bakabilir miydi? Kendini bunca zaman istaf ettiğini idrak edebilir miydi? Zannetmem hep vazgeçeceğini söyleyip hep aynı noktaya geliyordu o son olay onun küçük günahlarının büyük mukafatı oldu.
Son olarak şunu söyleyebilirim; Macide ve Ömer içlerinde ki sesi susturmayı değil de ortamı değiştirmeyi tercih etmiş olaydılar yine bir şeyler farklı olur muydu?
İçimizdeki şeytan nefis her ne dersek biz nereye gidersek orada olacak ve biz değişmedikçe onlar da değişmeyecek. Kaçmak geride bırakmak değildir. Kaçmak sorunun büyümesini görmezden gelip içinde kaybolmaktır...
İçimizdeki şeytan değil, kendimiz sorumluyuz yaptıklarımızdan.
Öncelikle kitap beni etkiledi. Sabahattin Ali bunu çok güzel şekilde başarıyor. Romanlarındaki karakterler birbirlerine aslında çok benziyor. Arada Ömeri Raif, Macide yi Mariaymış gibi hissediyordum. Kitap içeriğine gelecek olursam Ömer Macideyi seviyordu ama hatası çoktu. Okurken acaba gerçekten seviyor mu yoksa onun kendisine iyi geldiği için mi
Şaşırtıcı bitiş
Bir öğrencinin Parasızlık ve anne babanın gölgesinde olmayan kişilerin seçimlerini iyi analiz etmesi gerekli hikayede ahlak kırılmalarını ve alkolün zararından çok parasızlığın neler yaptırabilir nereye kadar zorlar onu görebiliyoruz
içimizdeki şeytan kitabı
Bu hikayenin magduru aslında bakarsanız ömer nedenide bedri geldikten sonra macide bedriye olan duyguları tekrar yüzeye çıktı ve ömerden istedigi ilişkiyi bulamayan ve gitmek için bahane arayan macide bedrinin gelmesiyle ömere ilgisini kaybetti zaten ömer macide için teyzesinin evinden kaçmak için bir bilet görevi görüyordu
İçimizdeki Şeytan," genç bir üniversite öğrencisi olan Ömer ile güzel ve idealist bir öğretmen olan Macide'nin hikayesini anlatır. Ömer, tutkulu ve kaygılı bir gençtir. Macide ile tanışır ve onunla evlenir. Ancak evliliklerinden sonra Ömer'in içsel çatışmaları ve zayıflıkları ortaya çıkar. Ömer, sürekli olarak kendi kararsızlıkları ve korkularıyla yüzleşir. Macide ise aşkı ve hayalleri arasında sıkışıp kalır.Ömer, içindeki "şeytan" yani korkaklık, kararsızlık ve ahlaki zaaflarla mücadele ederken, toplumun baskıları ve arkadaş çevresinin etkisi altında kalır. Roman, karakterlerin içsel dünyalarını ve psikolojik derinliklerini ortaya koyarak, bireyin kendi içindeki kötü dürtülerle nasıl savaştığını anlatır...