"Jorge Francisco Isidoro Luís Borges Acevedo"
Adı bile büyüleyici, değil mi?
Bilgi birikimi, kelime dağarcığı, hayal gücü, okuru içine çeken öyküleri ve tarzı da adı gibi büyüleyici. Ficciones ile başladığım Borges serüvenine Alef ile devam ettim. Açıkçası Ficciones'te tam ısınamamıştım kendilerine. Ama en az bir kitabını daha okursam, bu soğukluğu atacağımdan emindim. Ki netice itibariyle beklediğimin çok üzerinde bir ısınma oldu. İnanılmaz. Hele ki kitabın ilk öyküsü olan "Ölümsüz" başlı başına bir şaheser. Zaten kitabın sonunda yaptığı açıklamada, en çok üzerinde çalıştığı öykünün bu olduğunu belirtiyor Borges.
Beni en çok etkileyen öyküsü ise "Zahir" oldu. İlk bakışta Zahir adındaki bir bozuk parayı anlattığını düşünsem de, yazdıklarının içine girip felsefesini farkettiğimde aslında o bozuk paradan değil de kendisini çepeçevre saran ilahi bir aydınlanmadan söz ettiği anlaşılıyor.
“Paranın önce ön yüzünü sonra da arka yüzünü gözümün önüne getirebildiğim zamanlar olmuştu, şimdi her iki yüzünü de görebiliyordum." alıntısı, zahir-batın ilişkisini çözümlediğini ortaya çıkarıyor.
Her öyküsü inanılmaz, sayfalarca çözümlenebilir.
Tüm kitapsever dostlarıma iyi okumalar dilerim.