Elimden bırakamadım deriz ya bazı kitapların sürükleyiciliğini anlatabilmek için kelimenin tam manasıyla elimden bırakamayıp, dilimden düşüremediğim, düşünmeden edemediğim, şu dünyadan herkes her iş silinse de baş başa kalsam şu macerayla dediğim türden enfes bir romandı. Ağalık zulmü, insan tabiatı, toplum psikolojisi hiç bu denli çarpıcı anlatılmamıştır bana kalırsa... Kalp çarpıntılarıyla okunan aksiyon sahnelerinde duyulan destansı tını, yürekte apacı duyulan köylünün çaresizliği, sinikliği, her bir şeyi sineye çekişi... okurken duyulan inanılmaz isyan, öfke, öfkemize ses olan Memedimiz, şahinimiz, dünyanın yakışığı... keşke her kötülüğün karşısına böyle cesurca dikiliveren bir Memedimiz olsa derken bile hep başkalarından bir şeyler uman bu rahatçılığımız, hep bir kahraman bekleyen yanımız, köhnemişliğimiz... yalnız Çukurova köylüsüne değil, kendi içimize, Anadolu insanın tabiatına, toplumumuzun yapısına attığımız keskin, can yakan bir bakış. Yine de ille de insanımızın tertemizliği, ne iyi insanlar var şu dünyada deyip deyip durduran, yufkanın içine soğan sarıp da yemeyi iştahla isteten bir biz! Bir biz ki bazı yürekler acısı, bazı acı acı güldüren, bazı işte aradığım öz bu dedirten, bazı inim inim inleten bazı illallah dedirten... gavur dinli ağaların elinde zar ağlayan. Ne söylesem az bir kitap. Türk edebiyatının şahı derim desem desem, Türk edebiyatının şahini. Pek şiddetle tavsiye olunur.