304 syf.
·
Puan vermedi
Bu hikayede yanan Saffet oldu :(
Arkadaşınızın aşkına aşık oldunuz onun saadeti için kendi mutluluğunuzdan vazgeçer miydiniz?
Kitap aktı gitti elimden bırakamadım 
Halide Edib Adıvar yine muhteşem bir kitap yazmış.
Kitapta kaç çeşit aşık vardır sorusunu karakterler aracılığıyla çok güzel tasvir etmiş yazar.
Kimisi Azize gibi kör kütük aşık olur, kimi Zeyno gibi ihtiyatlıdır, kimi Dora gibi vurdumduymaz, kimi Saffet gibi masum ve temiz, kimi Hasan gibi kaypak, şıpsevdi… Hasan gibiler için lügatımda daha güzel kelimeler var da neyse :)
Aşk, intikam, kıskançlık gibi duyguların iki uçlu keskin bir bıçak olduğunu çok iyi hissettirmiş bir eser. Hem kendini hem karşındakini rezil de vezir de edebilecek duygular.
Seven sevilmiyor aşk hep uzakta ve imkansız olana düşürüyor. Saffet doktor, efendi, mütevazı bir beyfendi ama gel gör ki Zeyno onu sevemiyor hatta daha sonra kiminle evlenecek orası da çok ayrı bir muamma ;)
Dora karakteri olayı özetlemiş; Solveg teranesi: Solveg yanında olmayan, senin olmayan fakat seni çağıran kadındır. Bu gün o Zeynodur fakat yarın kim bilir kimdir ? Belki ben belki Azizedir.
Okumanızı tavsiye ederim güzel ve akıcı bir kitaptı.
Christian is that you?
Selamlar, ben Leyla.
O kadar tatlı bir hikayeydi ki! Tamam, kabul edelim, klişeler klişesi bir konuya sahipti, ancak hangi hikaye klişe değil ki? Esas önemli olan, yazarın klişe hikayeden neler çıkarmış olması. Ben, (
E. L. James)'in kalemini çok sevdiğim için bayılarak okudum. Maxim o kadar kibar, o kadar beyfendi bir erkekti ki, Christian Grey yanında halt etmiş. Maxim, Christian’ın törpülenmiş hali gibiydi; ikisi de benim bebeğim ama Maxim’i tercih ederim. Kdkdkd 21. yüzyıl lordum benim
Alessia kelimenin tam anlamıyla ürkek bir ceylandı. Yaşadığı şeyler geldiği ülke alıştığı gelenekler kendisini öyle şekillendirmiş olabilir ancak keşke karakterimize biraz daha derinlik verilseydi. Umarım ikinci kitapta gelişimini daha çok görürüz.
Ülkesinden kaçan hizmetçi güzel kız, yakışıklı patronunun evinde çalışmaya başlar ve konular gelişir. Ancak Alessia’nın karanlık geçmişi, ikilimizin peşini bırakmayacaktır. Konusu bu kadar, ama siz bir de içini okuyun. O kadar minnoşlardı ki, kalbim sıcacık oldu. Karakterlerin birbirlerine duyduğu aşktan kaçmamaları beni çok mutlu etti. “Aşık oldum, ne yapacağım, dur terk edeyim” triplerine girmemeleri ve özgürce sevgilerini kucaklamaları hoş bir değişiklikti.
Maxim’in bölümleri birinci tekil ağızdan, Alessia’nın ise üçüncü tekil ağızdan yazılmış. Bu, karaktere nesli tükenen hayvan havası vermiş. Keşke kızı da kendi ağzından okusaydık olayları.
