Bir hapishanede ölümü bekleyen Boethius'un, Felsefe isimli kadınla ele aldıkları konulardan ziyade, Boethius'un bu kitabı hapishanede ölümü beklerken yazması bana daha ilginç geldi. Haksız yere idama mâhkum edilen bir filozofun tesellisini yine felsefede bulması, şaşırtıcı bir şey değil aslında. Boethius'un kafası karışıktır ve felsefede kendisine teselli bulur ama Felsefe ismindeki bu kadını konuşturan da yine kendisidir. Bu ikili arasında geçen konuşmalarda, iyilik-kötülük, haksızlık, ölüm, kader ve özgür irade gibi konular var. Metin içindeki şiirler de ayrı bir tat katmış. Alain de Botton'un aynı isimli kitabından farklı olarak, bu kitapta tüm konuşmalar iki kişi arasında geçiyor (Boethius ve Felsefe). Botton'un kitabı ise farklı filozofların hayatlarındaki dikkat çekici unsurlara odaklanıyordu. İki kitabın da okumaya değer olduğunu düşünüyorum.