Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
1. Dünya Savaşı'nda dünyaya gözlerini açmış, İstanbul'un işgal altındaki yıllarını yaşamış, Cumhuriyetin kuruluşuna tanık olmuş, Atatürk'ü görmüş bir Cumhuriyet kadını Azra Erhat.
Çocukluk ve gençlik yılları ağırlıklı olarak yazdığı bu anıların devamı ne yazık ki zamansız vefatı yüzünden yazılamamış.
Bu tip ne kadar kitap okuduysam hep üzüntümü arttırdı hep canımı sıktı. Biz neden aydınlarımıza kıymışız neden o insanlara sahip çıkmamışız? Muhteşem bir cumhuriyet kadınının muhteşem bir hayat hikayesi. Azra Hocayla ilk kez tanışıyorum. Hayat hikayesinden çok etkilendim.
Atatürk'ü çok seven, neredeyse Ata'sıyla bütünleşmiş bir cumhuriyet aydını olan Azra Erhat, dil kavramına getirdiği yaklaşımlarıyla, Türk diline olan katkılarıyla ve dilimize kazandırdığı eşsiz eserlerle önünde saygıyla anılmaya değecek bir profil çiziyor.
Hayatını ilime, en hakiki mürşite adayan bir insanı yargılama hakkını bizlere Türk gençliğine veren Erhat'a sonsuz teşekkür ederim. Keşke daha çok yazabilseydin.
İnceleme
Kitabı keşfetmem Nazmiye hoca ile imza gününde tanışmamdan başladı. Kitap bana atamızın hayatını kendi hayatıma uyarlamaya çalışarak daha çağdaş birisi olma yolunda ilerlememi sağladı. Kitapta en beğendiğim cümle; Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için "En hakiki mürşit (yol gösterici) ilimdir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir." sözü idi. Gerçekten bu sözü her yere asmak gerekiyor. Kitapta beni en çok etkileyeni sorarsanız Atatürk'ün ölümünden sonra dış basının yazdığı manşetler ve haber yazıları oldu. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hayatının, yaptıklarının, büyük ülkeye dönüşme çabasını, çağdaşlığını ve daha sayamadığım onlarca özelliğini kendi hayatımıza uyarlasak "nasıl olurdu acaba?" diye sormadan edemiyorum. Atatürk sadece asker ve politikacı değil aynı zamanda çok çağdaş, modern ve dahi bir insandı. Kitapta Atamızın bilim için yaptıkları insanı şaşırtmıyor değil. Ne yazık ki bugün ülkemizde en düşük yerinden tutunda en yüksek yerine kadar Atatürk'ü benimsemeyen insanların yönetici olduğunu görmek üzücü. Bu sebeple olmalı ki ülkemiz tam anlamıyla gelişememiş, zenginleşememiş ve muasır medeniyetler seviyesine gelememiştir. Neredeyse hiçbir yönetici onun gibi insanları dinlemeye çalışmadı. Tek istekleri kendi gününü kurtarmak olan insanlar Atatürk'ün bizim için tüm yaptıklarını ihanet etmiş oldu. Umarım bu kitabı daha güzel bir ülke için en küçüğünden en büyüğüne Atatürk'ü anlaması ve kendi hayatına uyarlaması gereken insanlar okur.
Serinin üçüncü kitabı ve yeni yılın ilk kitabı ile devam edelim. Bu kitapların en beğendiğim tarafı yorum yapılmadan Atatürk'ün sözleriyle konuya bakış açısıyla kendi fikirleriyle anlatılmış olması bu durum da beni tatmin etmeye yetti. Çağdaşlık deyince akla gelen ve çoğumuzun duyduğu batılaşmadan bahsetmiyor atamız. Çağdaşlaşmak içinde bulunduğumuz durumu idrak ederek bunları benimsemek ve toplumu o çağın gerektirdiği yaşam biçimine getirebilmekten geçiyor diyor atıyı alıp kopyalayıp yaşamanın kör nokta olacağından batı taklitçiliğinden öteye gitmeyeceğini Avrupa'ya benzeme özentisinden ileri gitmeyeceğini söylüyor.
Toparlarsak, Atatürk tipi çağdaşlaşmanın üç önemli özelliği vardır: Batı'nın her türlü baskısından, sömürüsünden kurtulmak, Akıl ve bilimle çağdaş uygarlığın temeline yönelmek, Kendi köklerinden; tarihinden, dilinden, kültüründen beslenip uluslaşmak işte ancak bu kadar net ve güzel ifade edilir. hadi yine ilim ile ilgili bir sözüyle bitirelim
"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.
M. Kemal Atatürk
Devrimcilik ve Çağdaşlık / Atatürk’ün Yorumuyla Atatürkçülük 3Hanri Benazus · Sözcü Kitabevi · 03 okunma
224 syf.
8/10 puan verdi
Tamamlanmamış bir anı kitabı... Osmanlı'nın Türkiye'ye dönüşmesi sürecini bir çocuğun, bir cumhuriyet aydının gözünden görmek, o yılları yaşamak gibi hissettiriyor.. Bir alıntı ile incelemeyi bitireceğim, "Bak Gülleyla, dil gerçeklerin yankısıdır, dilin belli sözcüklerle tanımlamadığı bir değer, bir kavram aslında yok demektir."
Reşat Nuri Güntekin'in Acımak romanı, aslında insanlar hakkında yargısız infazda bulunmamamız gerektiğini anlatan bir eser... Zehra Öğretmen'le babası Mürşit Efendi'nin hikâyesini konu alan kitap, olayı önce Zehra Öğretmen'in gözünden, sonrasında ise Mürşit Efendi'nin gözünden anlatıyor. Kitabın ilk kısmında olayları Zehra
Bu kitabı daha çok Atatürk'ün güzel Türkçemize yaptığı katkıları daha iyi anlamak için okudum. Zaten kitabın içeriğindeki bilgileri lise seviyesindeki bir kişi az çok biliyordur. Son kısımdaki sözlüğe baktığımda ve kelimelerin/terimlerin Osmanlıca karşılıklarını gördüğümde bir kez daha Atatürk'e teşekkür ettim. Bu Arapça kökenli kelimelerin Türkçe karşılığını bulmak ve bunları anlamlı terimlerden oluşturmak çok uğraş ve emek gerektiren bir iştir. Eğer bu terimler Osmanlıca haliyle kalsaydı terimlerin anlamı hakkında dahi mantık yürütemezdik ve geometri de ezber işi olurdu. Örneğin bir Türk'e iç tersaçı sence nedir diye sorulursa bu kişi kelimelerden az çok mantık yürütür ama bu kişiye "zâviyetan-ı mütekabiletân-ı dâhiletân" derseniz sizi anlayacağınızı dahi sanmıyorum. Harf İnkılabı ve terimlerin Türkçeleştirilmesi kitapta da geçtiği üzere Batı kitaplarını okumamızı daha da kolaylaştırıyor. İlim, bilim ve Türk milleti adına yaptığı çalışmalar için Mustafa Kemal Atatürk'e teşekkür ediyorum.
"Dünyada her şey için, maddiyat için, maneviyat için, en hakiki mürşit ilimdir, fendir."
-Mustafa Kemal Atatürk
Mustafa Kemal Paşa’nın “Çağdaş Uygarlık” hedefiyle birlikte bu hedefe ulaşmadaki düşünce biçimi çok önemlidir. Çağdaş Uygarlığı hedef yaptın mı, bir kere “Sürekli Devrim” olayını, onun mantığını kafana yerleştirmek zorundasın. Çünkü uygarlık kavramı dogmatik değil, diyalektik bir kavram. Devamlı bir şekilde karşıt dahi olsa, birleşerek, farklı
