Bu kitap aslında Küçük Kadınlar’ın devam kitabı. Ben ilk kitabı okumadım. Yine de yazar özellikle giriş bölümünde beni çok şaşırttı. Çünkü dedikodulardan yola çıkarak ilk kitabı özetleyip karakterleri yeniden tanıttı. Ben de bir kitap yazsam yani bir devam kitabı yazsam bu şekilde yazabilirdim. Karakterlerin hepsine kendimi çok yakın hissettim. Üslup çok güzeldi, hayır aslında üslup demek yetmez, voice of the book yani yazarın sesi çok güzeldi. Çok içtendi belki daha doğru. Kitaptaki öykü akıcıydı. Tatlı bir roman okumak isteyenler için tavsiye edilebilir ama en sevdiğim klasikler arasında değil. Kitabın aslında ana vurgusu, bir dönem kitabı da olmasıyla birlikte, o dönemdeki kadınların yaşamı, hakları ve nasıl yazar olunabildiği diyebiliriz. Ama bunun dışında bize başka bir tema vermiyor. Ne bileyim İki Şehri Hikayesi’ni okuduğumda örneğin Fransız Devrimi’ni daha çok merak ettim. Dostoyevski okuduğumda Rusya’nın o dönemlerini sorguluyorum. Germinal okuduğumda madencilerle ilgili belgesel izlemek istedim ama bunu okudum ve bitti. O yüzden favori klasiğim değil ama kesinlikle iyi bir kitap.