Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.13
Anne Frank'ın Hatıra Defteri kitap ve belgesel yorumu I kitap önerisi
Kitabı yorumladığım video yayında bağlantıya tıklayarak ulaşabilirsiniz :) youtube.com/watch?v=1UivBQL...
İlk başta kitabı neden aldığımı belirteyim. Bu tarz anı ve hatırat kitapları devrin kişiliğini, karakterini ve insanların yaşam tarzını anlatması açsından çok önemlidir. Mesela bugünden düşünelim 21'nci yüzyıldaki
Céleste Albaret Anlatıyor: ‘‘Monsieur Proust’’
''Biliyor musunuz, Céleste, eserlerimin edebiyat dünyasında bir katedral niteliği taşımasını istiyorum. Bu yüzden bir türlü bitiremiyorum. İnşası bitse bile her daim bir şeylerle süslenebilmeli; bir vitray, bir sütun başlığı, küçük bir mabet veya köşede küçük bir heykel.” /s. 292
Proust okumayı kitap okumaktan daha çok seviyorum. Tuhaf
Kitabın bir yerinde;
"İnsan büyükleri anarken cennetteki gül bahçelerinden geçiyor gibi olur." diyor Üstad Ali Ulvi Kurucu.
Sayfaları ilerledikçe halimin izahı tam olarak bu oldu.
Şimdiye kadar hep İstanbul'un eski zamanlarına, o devirde yaşayan insanlarına dair rivayetler okur ve merak ederdim.
Meğer memleketimde de ne güzel zatlar
Müthiş bir şey!
Kitaba başlarken iyi bir şeyler beklediğim yoktu, Tamamen zaman geçsin diye okumak istedim. Ama kitaba başladıktan sonra sonuna kadar beni içinde tuttu. Akıcı ve içine çeken bir eser olan Şeytanın Çırağı iki ayrı romandan oluşuyor.
İlk kısa roman "Şeytanın Çırağı"nda yazdığı günlükler yüzünden genç bir kadının ölümünden sorumlu tutulan anlatıcı, davanın savcısı olan eski arkadaşına gönderdiği sarsıcı mektupta hem başka suçları için günah çıkarıyor hem de yaptıkları için çocukluk arkadaşı olan, bu savcıyı suçluyor.
İkinci kısa roman "Onları Öldürdü Mü?" de genç bir avukat, herkes tarafından cinayet işlediğine kesin gözüyle bakılan ve suçunu kabul de eden bir adamın masum olma ihtimalinin peşinden gidiyor. Bu cinayet davasında çok zevk aldığımı belirtmek istiyorum. Sayfaları sürekli hızlı bir şekilde okudum. Ayrıca ilk romanda da çok zevk aldım, karakterler çok hoşuma gitti. Okunabilir, güzel bir klasik olduğunu söyleyebilirim. Bu polisiye kitabını minimum 1 saat içinde ara vermeden bitirirsiniz sanırım. İyi okumalar dilerim.
Bu hatırat hakkında hiçbir şey söylemeyeceğim. Gerisini sadece sizlerin tahmin ve hayal gücüne bırakıyorum. Bizler Ödera'nın içten ve dokunaklı sözlerine inanmalı mıyız? Yoksa temelsiz ve fantastik zırvalar olarak gömmeli miyiz?
(Syf 127)
316 syf.
10/10 puan verdi
Kitabı okumaya başladıktan bir süre sonra anlatılanların kurgu değil, gerçek hikâye olduğunu idrak ettim. Giriş yazısının sonundaki imzanın, yazarın adı olmayışından ve arka kapağı okumadığımdan böyle bir yanılgıya düşmüştüm. Kapakta "deneme/eleştiri" yazan bu kitabı ben ısrarla roman saymıştım. Sanırım yaşadığım şaşkınlık, bu kitabı
Tripoliçe'nin Külleri
Mete'nin manevi babası Müşfik Baba'nın Balat'ta ki sahaf dükkanında başlayan ve 1821e uzanan bir hikaye bu.(sahaflar ve eski kitaplara tutkum bir başkadır. Bu kitapla daha çok perçinlenmiş oldu.)
Mete Müşfik Baba'nın dükkanında masanın üzerinde duran hatırata hayran kalır ve kendisini büyüleyen kitabı okumak incelemek ister. Müşfik Baba gözü kapalı verir bu aile yadigarı hatıratı. Ve taa Londra'ya uzanan bir macera başlar
☆1821 yılında Tripoliçe'de yaşanan Türk katliamını yazan Akça Hoca'ya aittir. 1915 Çanakkale'ye hatta 1990'a kadar uzanmaktadır.
Yazarımız hikayeyi yazarken elde ettiği bilgileri kaynakları ile yazmış. Bu yüzden daha çok sevdim okurken.
Tarihi anıları okurken günümüzden Mete'nin hayatından çevresinde bağı olan kişilerden de kesitlere de yer vermiş yazar.
Mete ile hatırat arasındaki bağı az çok tahmin etmeme rağmen böyle bir son tabi ki beklemiyordum. Son sayfaları göz yaşları içinde okudum.
FUZULİ HİKMET ''alan da O, veren de 0...
#kitaptanalıntı
''Hiçbir ihanet cezasız kalmaz. Yeryüzünde adalet inşa eden bir devletin kendine ihanet edenleri affetmesi beklenemezdi.''
''Meczubu deli sanır insanlar, oysa deli aklını kaybeden, meczup ise gönlü gökler tarafından çekilmiş, aklını unutmuş adama denir.''
