Selam kitap dostları tarih ve kurgunun mükemmel bir harmanını okumayı seven dostlarım için gelsin bu post
“Yarım kalmış bir hikayenin, yarım kalmış cümlesiyim…”
Mükemmel bir girişle başlıyor kitap ve daha ilk sayfasında etkileniyorsam ben, biliyorum ki okuma kalbime işleyecek! Kağıt dile gelmiş ve ilk olarak kağıdın yolculuğuna yer verilmiş, çünkü tarih kağıt ve yazının bizlere ulaşmasıyla aslında anlamlı oluyor çoğu zaman. Sonra Balat ta bir sahafa taşıyor bizi kurgu. Müşfik baba, Mete ve Fuzuli Hikmet le tanışıyoruz . Sahafda bulunan bir hatıratla 1821 yılında Mora-Tripoliçe ye gidiyoruz sonra. Ve olaylar akıp gidiyor…
Yıllarca hatıramdan silemeyeceğim ve kütüphanemin en kıymetli kitaplarından birisi oldu bu kitap. Müşfik Baba ile insanlığı, sahaflığı, eski kitapların kıymetini … çok vurucu öğreniyorsunuz. Fuzuli Hikmet ile gönülle yaşamanın kıymetini anlıyorsunuz, rehberlik ediyor elindeki asa ve ona giydirilen deli lakabıyla. Mete ise kurguyu taşıyor güçlü karakteriyle ve unutulmuş geçmişiyle. Kurgu ise inanılmaz akıcı bir dille yazılmış ve tarihin eminim ki birçoğumuzun bilmediği kanlı ve cani bir geçmişini taşıyor günümüze. Okudukça şaşırdım, araştırdım üstelik, araştırdıkça ve okumaya devam ettikçe kanımı donduran gerçeklerle yüzleştim. Ciddi bir katliam ve bilinçli bir yok edişi öğrendim. Sonra kitabın bu geçmişi nasıl bu kadar mükemmel işleyebildiğine hayret ettim. Ve kitabın sonuyla kahroldum . Her sayfası için yazara teşekkür ediyorum
Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum
Keyifle okuyun, kitapla kalın