"Savaş! Savaş! Lanetler olsun sana!"
Cephede savaş: Patlayan bombalar, ölüm saçan silahlar, parçalanan bedenler, kan gölü, vahşet...
Evet, cephede olanlar bunlar. Ya cephe gerisinde?..
Yiten umutlar, açlık, sefalet, masum çocukların dinmeyen göz yaşları, aç kalmayı anlamlandıramadıkları biçare gözleri, yaşaması ve mutlu olması için doğurdukları evlatlarını kaybeden analar, mutlu bir yuva hayali kurarken yiğitlerini ölümün soğuk kucağına gönderen yeni gelinler, nişanlılar...
Hayatı, işi, hürriyeti, hatta çocukların bir kaşık çorbasını yalayıp yutan, en küçük bir buğday tanesini bile doymak bilmeyen midesine indiren savaşın geride kalanlarda yaptığı yıkım, ruhi çöküntü ustaca anlatılıyor bu eserde.
Savaş başlatanları en büyük düşman belleyip, kahramanın dilinden dökülen "Savaş! Savaş! Lanetler olsun sana!" sözlerini tekrarlamadan edemiyorsunuz.
Aytmatov'un "Beyaz Gemi"den sonra -şimdilik- en beğendiğim ikinci eseri oldu.
Keyifli okumalar...