Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
Sami Paşazade Sezai'ye ait olan bu tanzimat dönemi eserini okumakla okumamak arasında kalmıştım aslında.Eser tanzimat dönemine ait olduğu için anlamını bilmediğim ve kafamı karıştıracak bir çok kelime olduğunu farkettim.Eserin adını son zamanlarda çok duydum ve merak ederek okuma kararı aldım.Şöyle ki okuduğumuz bu dönemin kitapları yaşadığımız
351 syf.
·
Puan vermedi
1924 - Bir Fotoğrafın Uzun Hikayesi, kitabın kapağında da bulunan bir fotoğraftan yola çıkarak o dönemin fotoğrafta yer alan ya da almayan pek çok ünlü edebiyatçısını anlatan bir kitap. Kimler mi var? Ev sahibi Mithat Cemal ile misafirleri Mehmet Akif, Cenab Şahabettin, Abdülhak Hamit, Süleyman Nazif ve Sami Paşazade Sezai... Bir de o fotoğrafta yer almayan ama ortamda bulunmuş olan Faruk Nafiz... Beşir Ayvazoğlu bu fotoğrafın hikayesinden yola çıkarak devrin edebiyat, matbuat ve siyaset dünyasını yazmış. Başarılı bir kitap ancak açıkça söylemek gerekirse kitap, daha ziyade edebiyatçılara yönelik. Sıradan okurlar için sıkıcı bir hal alabilir.
Kafka’nın Açlık Sanatçısı adlı hikayesi, yazarın ölmeden önce yayınlanan son eseri olarak ta biliniyor. Yazar, bu hikayesinde, bir kafeste günlerce aç kalarak şehrin göbeğinde gösteri yapan bir adamın öyküsünü anlatmaktadır. Hayatını yalnızca bu yolla idame ettiren bir sanatçının öyküsüdür bu aynı zamanda. Beslendiği, hayat bulduğu, nefes aldığı dünya bunun üzerine kurulmuştur onun için. Bu yüzden de kafese girmek, orada günlerce aç kalmak, Sanatçının neredeyse dört elle sarıldığı bir istekle/hevesle gerçekleşiyor. Bu hikaye bana üniversite yıllarında okumuş olduğum Sami Paşazade Sezai nin Pandomima adlı hikâyesini hatırlattı. ..
Sami Paşazade Sezai, Türk Dili Edebiyatının Tanzimat Dönemi yazarları arasında yer almaktadır. Sergüzeşt romanında Dilber karakterinin esaret ve esir hayatını kaleme akıcı ve etkileyici bir üslupla kaleme almış. Yazar, romanında dışlanmışlığı en ince çizgisine kadar ele almış. Kitabı okuyanların bu eşsiz olan işleyişi film seyreder gibi gözlerinin önünde canlandırıp okuduklarına eminim. Çünkü yazarımız, betimleme konusunda da oldukça başarı göstermiş. Henüz bu kitabı okumayan varsa okumanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Dilber karakterinin esir olan hayatı sizi derinden etkileyecek...
Birisine derinden duyulan sevgi neler yaptırabilir bir insana? Sorusunun cevabını gayet güzel vermiş Sami Paşazade Sezai bey.
- Spoiler olan bir inceleme olacak baştan uyarayım -
Kitabın temel konusu esaret olsada imkansız bir aşkın yaşatacağı tüm sorunları da çok güzel işlemiş olaylara yazar.
Hayatı boyunca satılan, eziyet edilen, bir insan olarak duygu ve düşünlerine önem verilmeyen bir esirin dramı anlatılıyor.
Yazar, insanın hayvan gibi alınıp satılamayacağını, esir dahi olsa her insanın duygu ve düşüncelerinin olduğunu en önemlisi bir kalbe sahip olduğunu vurguluyor.
Kafkasya'da yaşayan ve çok güzel bir kız olan Dilber'in esircilerin eline düşüp İstanbul'a getirilmesi ve bir aileye satılması ile başlıyor her şey. Dilber'in gördüğü eziyet ve aşağılanma karşısında daha fazla dayanamayıp kaçması, daha sonra başka bir aileye satılması ve o ailenin oğluna aşık olması ile bambaşka bir hal alarak gelişiyor olaylar. Ve malesef ki kötü bir şekilde son buluyor her şey...
Kitabın son cümlesini paylaşarak incelemeyi bitiriyor, sonrasını ise size bırakıyor ve keyifli okumalar diliyorum (:
" Üzerinde, hüzün saçan ayın donuk ışığından başka bir renk olmayan o yüzde, bütün elem ve acıların dindiği, bütün sevda ve emellerinin söndüğü görünüyordu.
Acaba Nil'in bu ürkütücü, bu öldürücü girdap ve taşkın suları zavallı Dilber'i, bu talihsiz esiri nereye götürüyor?
Nihayet Hürriyetine! "
HERKESE HELLÖĞ
96 sayfalik bir kitabı vizeler sebebiyle 1 ayda okumam a ne demeli ?
Her neyse lafı hiç uzatmadan kitaba geçiyorum. Sergüzeşt romanı Sami paşazade sezainin yazdığı Türk Klasikleri romanından bir tanesidir. Roman da en çok en çok en çook vurgulanan konu esaretliktir. Dilber in küçük yaşlarda esircinin eline düşmesi ve oradan oraya satılması kaçması Celal beye aşık olmasi anlatılır.
Diyeceğim o ki kitabı okurken o kadar çok gereksiz tasvirler vardı kiii OMEN TANREM dedirtti bana
Bir Türk klasiği olduğu için herkesin bilmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum...
KEYIFLI OKUMALAR
Kitabın Yorumu
(3 cildin tamamı)
Serinin birinci ve ikinci ciltleri; günümüz Türk Edebiyatında romancı kimliği ile öne çıkmış, tüm edebiyat türlerinde eserler veren yazar Selim İLERİ tarafından hazırlanmıştır. Üçüncü cilt ise; öykü, biyografi, anı (babası olan Behçet Necatigil'le
Sergüzeşt
Türk edebiyat tarihinde romantizmden realizme geçiştir, Sergüzeşt.
Sami Paşazade Sezai o dönemin koşullarına göre, esir ticareti üzerinde detaylı olarak durmuş. Yaşanan haksızlık, insanların çok ağır koşullar altında verdikleri mücadeleye dikkat çekmekte, toplumun çarpık yapılanmasını gözler önüne sermektedir.
Tanzimat döneminde yazılan eser, kölelik sisteminin işleyişini detaylı anlatmaktadır.
2.Abdülhamit döneminde yazılan eser sebebiyle, yazar göz hapsine alınmıştır. Akabinde yurt dışına kaçmıştır.