Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
Küçük bir kızın hayal dünyası ve balıklara olan sevgisinin konu edildiği hikâye şu an için buz dağının sadece görünen yüzü daha sonra hayatlarına dahil olacak kişilerle birlikte kitabın konusu tamamen değişiyor.
Annesi rıhtımda çalışan on iki yaşındaki Caitlin okula her gün arkadaşlarından daha erken gitmek zorundadır. Kendisiyle ilgilenebilecek
Sanırım uzun süreli ilişkilerde, insan aslında yapmak istemediği, yapmaya üşendiği ya da kendisinden kaynaklı bir sebepten sürekli ertelediği şeyleri yapmak için geç kaldığı hissine kapılınca bunun faturasını karşısındakine kesme eğiliminde oluyor. Bir tür savunma mekanizması belki, çünkü kendini suçlamak daha ağır geliyor. Bir de bir süre sonra
Kitabı bir günde severek okudum ancak itiraf etmeliyim ki depresifleștim. Bir İntihar Efsanesinde yazar, karakterlerin ruh hali çözümlemelerini gayet bir şekilde yapıyor ve bizlere hissettiriyor. Zayıf ruh halli ve karakterli babanın geçmişteki hataları ile yüzleşemeyip intihara meyilli olduğunu ancak bunu da gerçekleştiremeyecek zayıflığı yine kendi bünyesinde barındırdığını görüyorsunuz. Sonu ise çok üzücü...
Şansa aldığım kitaplardan biriydi, Can Yayınlarının aile temalı kitapları arasında görüp hakkında hiçbir şey bilmeden almıştım gerçekten de sürprizlerle dolu bir kitap oldu benim için. Öyle ki, başlarında o kadar hoşuma gitti tam masal havasında gayet güzel akıyor bir yandan adını duyduğum her balığı görsellerde aratıyorum çok eğlenceli bir okuma oluyor derken kitabın yarısında karşılaştığım şoke eden, rahatsız edici sahnelerden sonra kitabı bırakmak istedim. Aklım almıyorken bi o kadar da gerçek geldi öyle enteresan bir kitaptı. Annesiyle yaşayan 12 yaşındaki Caitlin, annesinin iş saatlerinden ötürü okul çıkışında o gelene kadar şehrin büyük akvaryumundan bekliyor böyle bir rutini varken bir gün yaşlı bir adamla tanışıyor her gittiğinde orada oluyor ve her seferinde balıklar hakkında konuşuyorlar, onları başka şeylere benzetiyorlar vs zaten pek çok şeyi balıklara akvaryuma, o hayata benzetiyor Caitlin o kısımlar gerçekten çok tatlıydı. Daha sonra annesinin bu yaşlı adamdan haberdar olmasıyla beraber kitap bambaşka kötü, rahatsız edici bir hal alıyor. Hızlıca aktı, zaten olaylı bir kitap ben genelde olaydan ziyade düşünce ağırlıklı kitaplar okuduğum için sanırım böyle çerez niyetine bana iyi geldi bu kitaplara o yüzden ekstra hızlı akıyormuş gibi davranıyor olabilirim :) Kitap bitince ben şimdi bunu sevdim mi sevmedim mi diye çok sordum kendime ama baktım yazarın diğer kitaplarını araştırıyorum dedim ki sevmişim. Belli ama normal bir kafadan çıkmadığı, yazarın hayatı başlı başına enteresan zaten. Diğer kitaplarını bulamıyorum fakat satışı yok görünüyor napacağızzzzz?
Iyi doğdun, kötü yaşadın. Peki nasıl öleceksin
● Galen isminde, budizm ogretileriyle yaşamaya çalışan bir gencin hikayesi. Kitapta aile bağlarının kopuk olduğu bir ortamda maddeye değil maneviyata değer kazandırmaya çalışan Galen'in hırslar, şiddet ve sevgisizlik karşısında dönüştüğü insan anlatılıyor.
● Değişik bir tarzı olan David Vann bir taraftan merak uyandırıp, diğer taraftan düşündürüyor.
● Huzursuz bir kitap ve konu. Kişilerin yaptıkları haksızlıklar rahatsız edici. Yer yer sinirlenip, yer yer mutsuz olabiliyorsunuz.
● Kitabı bitirdiğinizde kim haklı, kim haksız düşüncesine giriyorsunuz.
● Sonuç olarak derli toplu, düşündürücü, ürkütücü bir kitap olmuş. Ucu açık nokta çok. Sanirim yazar, okuyucunun hayal gücüne bırakmış bazı noktaları.
Kitaplarla ve budizm ogretileriyle kalın. Keyifli okumalar.
240 syf.
·
Puan vermedi
Geceleri çocuklar gibi ağlayan bir babanın iniltileri... zamanla alışmak buna. Bir çok baba deneyimi .. annenin sevgilileri.. ve seni tutup kolundan kendi cehennemine sürüklemek.. o cehennemde hayatta kalma mücadelesi vermek. Günlük rutinler, Alaska’nın soğuğu ve uğuldayan kar altında kalmış ormanın iniltileri... halbuki hayal edilen sıcak denizlerde bir teknenin içinde olmaktı.. ki sonrasında bir yazımla hayalini gerçekleştiren bir baba yaratmak ..
Yazar kendi vatanını yaratır diyordu son okuduğum kitapta Nurdan Gürbilek .. ikinci hayat kitabında . İkinci bir hayat kurulur bu kitapta zamanı gelince geri dönmüş olmak evine. Ev dediğin öyle çatısı ve odaları olan mekan değil. Ev; kaçtığın o üstüne bulaşmış duygu yumağı.. vıcık vıcık lekelemiş, acıtmış.. ve odalarındasın .. o vatanda ve yaratımlarıyla o evde.. İşte her şeyin zamanı olduğu gibi; o zaman .. intikam zamanı . Al diyor yazar acı çektireceğim sana. O vatanda o yaratım içinde bir yüzleşme. Bir hesaplaşma.
Sırtında taşı beni... ölü bedenimi.. parçalanmış yüzümle.. çürümeye ve kokmaya başlamış bedenimle.. sığdıramıyorsun hiç bir yere.. Gömemiyorsun bile .. Taşınacak en ağır yüküm ben diyor .. yıllarca taşıdığım en ağır yük olan sen gibi..
Afallattım seni baba.. şaşırttım .. acıttım.. ve tekrar afalladım, şaşırdım ve acıdım .. şimdi daha mı iyiyim ? .. ayağımda tonlarca ağırlıkta kaya parçasını taşıyan bir kuş gibiyim..