bir müslüman, bir hıristiyan, bir musevi, bir hindu, bir budist, bir de tanrıtanımaz, halkın karşısında inançlarını tanıtmaya başlarlar.. o halkın mensup olduğu ülkede din yoktur ve ülke için bir din seçme ihtiyacı vardır, o ülkenin kralının gördüğü bir düş yüzünden.. günümüz dünyasındaki ekonomik güç savaşı, dinler savaşı gibi görülmektedir.. tam da bu süreçte bu kitap, dinler arası kardeşliğin ve diyaloğun en iyi örneği olabilir.. yazar her dine eşit ölçüde konuşma hakkı tanırken, hiçbir dini bir başka dinin karşısında küçük dusurmemistir, alttan alta mesajlar vererek misyonerlik faaliyeti içine de girmemiştir.. hattâ bunu tanrıtanımaz kişi için bile yapmıştır.. dinler tarihini bu denli geniş kapsamlı biliyor ve aktarabiliyor oluşu da ayrıca takdire şayan bir durumdur.. geriye mizahi bir anlatım şekli ile dinler turnuvası kalır ki, bu turnuvanın sonucu da, yine aynı bilgelikle bir sona bağlanmıştır..