Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Türk ordusunun tarihi, Türk milletinin tarihidir ve tarihin karanlıklarına kadar uzanır. Türkler, asker olarak tarih sahnesine çıktılar.
480 syf.
·
Puan vermedi
·
5 günde okudu
Mutlaka Okunmalı!!!
30 Mayıs 1876 tarihinde yağmurlu bir sabah... Öyle bir darbe düşünün ki darbeyi millet istiyor diyerek padişahı hal ediyorlar lakin darbeden sadece 60 kişinin haberi var. Darbecilerin başlarında ise karakter bakımından birbirinden farklı 5 kişi. Kinim dinimdir diyen kinci gaddar bir o kadar da zalim olan serasker Hüseyin Avni paşa , vali olarak devletine fevkalade derecede hizmet etmiş ünü batıya yayılmış Mithat paşa, devletine sadık vefakar lakin darbenin yükünü kaldıramayacak derecede korkak Mütercim Rüştü Paşa, hâl'in hayrı için çarşaf çarşaf fetva veririm diyen kazasker Kara Halil efendi ve başarılı asker ve tanzimatci kişiliğe sahip Süleyman paşa... İşin garip kısmı olan ise darbeden haberi olmayan yaklaşık 3000 Osmanlı askeri... Abdulazizin tahttan indirilip Sultan 2. Abdülhamidin tahta geçip darbeye karışan şahısları tek tek yıldız mahkemelerinde yargılamasını konu edinen bir başyapıt. Kitap isminin hakkını vererek darbecilerin ruh haline, hayatına kadar her şeye mercek tutuyor.
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin Anatomisi
Bir Darbenin AnatomisiYılmaz Öztuna · Ötüken Neşriyat · 2013361 okunma
Reklam
Almanya 16. Yüzyıl Büyükelçisi Kanuni dönem tespiti
"Türk sistemini kendi sistemimizle mukayese ettiğim zaman, gelecekte başımıza gelmesi muhtemel seyleri düşünüp titriyorum. Türkler'in tarafında, tarih boyunca tasavvur edilebilecek orduların en kudretlisi mevcut. İmparatorluğun bitmek tükenmez bilmez kaynakları bu ordunun emrinde. Zafere alışkanlık, devamlı seferlerin tecrübeleri, birlik, düzen, disiplin, kanaatkârlık, uyanıklık bu büyük ordunun başlıca vasıflarını temsil ediyor. Bizim ordularımızsa fakir,müsrif,mağlubiyetlerden maneviyatını yitirmiş,disiplinsiz,serkeş,sarhoş,sefih, tamahkârdır.Eğer İran ,doğudan Türkiye 'yi daimî şekilde tehdit etmese,Avrupa'nın işi gerçekten bitmişti.Türkler İran'la işlerini bitirdikleri zaman,bizim boğazımıza atılacaklardır.Böyle bir atılmaya karşı ne derece hazırlıksız olduğumuzu düşünüp titriyorum."
"Türkler, ilme saygılı ve ince duygulu bir millettir.Yazılı bir kâğıdın ve gül gibi çiçeklerin yapraklarının üzerine basmazlar. Yolda yazılı bir kâğıt görünce, alıp bir kenara koyarlar ki, kimse üzerinden geçmesin."
Yahya Kemal Beyatlı 'nın Itri'ye yazdığı şiirin son 2 kıtası
O ki bir ihtişamlı dünyâya Ses ve tel kudretiyle hâkimdi Â'detâ benziyor mư'ammâya Ulemâmız da bilmiyor kimdi O eserler bugün define midir Ebediyetde bir hazine midir Bir bilen var mı nerdeler şimdi Öyle bir mûsikîyi örten ölüm Bir teselli bırakmaz insanda Muhtemel görmüyor henüz gönlüm Çok sa'atler geçince hicranda Düşülür bir hayâle zevk alınır Belki hâlâ o besteler çalınır Gemiler geçmiyen bir ummanda
Zeki Velidî Togan: Zeki Velidi, tarihçilik ve Türk Dünyası konusunda Atsız'ı en çok etkileyen kişidir. Atsız, lisans döneminde hocası da olan Zeki Velidi ile asistanlık yıllarında çok yakın çalışmıştır. Togan'ın eski harflerle yazılmış notlarını o yıllarda Atsız okuyup temize çekmiştir. 1939'da Togan yurt dışından döndükten sonra da
Reklam
"Atsız'ın üniversiteden uzaklaştırılması, hem onun ilmî kariyeri, hem de fikirlerini rahat bir ortamda yayamaması bakımından, son derecede zararlı olmuştur." diyen Yılmaz Öztuna, Atatürk'ün Atsız'la tanışmak istediğini, fakat Fuat Köprülü'nün buna engel olduğunu yazar: "(Atatürk), Atsız'ın bundan sonraki yıllarda yazdıklarını okumuş, beğenmiş, kendisiyle tanışmak istemiştir. Köprülü, Atsız'ın kendisinden intikam alabileceği gibi bir vehme kapıldığı için, Atatürk'e, Atsız'ın, meclisine giremeyecek derecede sert tabiatlı bir genç olduğunu söyleyip vaz geçirmiştir." (Öztuna 1976: 46).
Abdülaziz Han hâ'l ediliyor
Abdülaziz Han, Topkapı Sarayı'na nakledildi. Sarayburnunda karaya çıkan hakan ve ailesi, arabalara bindirilerek Saray'ın harem kısmına getirildiler. Saray hazırlanmamıştı. Hakan ve ailesine öğle yemeği verilmedi. Üçüncü Selim dairesine yerleştirildiler. Önce bunun, çok kaba bir dikkatsizlik eseri olduğu sanıldı. Zira burası, 68 yıl önce, Üçüncü Selim'in Şehid edildiği daire idi. Sonradan bilhassa bu daireye yerleştirilmeleri için Hüseyin Avni Paşa'nın emir verdiği anlaşıldı. Türk ordusunun başındaki adam, çepeçevre düşmanla çevrili büyük bir imparatorluğun Orduları ile uğraşacağına böylesine süfli işlerle vakit harcayıp mizacına yakışır şekilde eğleniyordu.
Sayfa 56
Abdülaziz Han'a yapılan darbenin sabahında
Saray gerçek bir muhafaza altında değildi. Sadece bir kaç nöbetçi vardı: Albay Reşid Bey, Albay Ziver Bey, Binbaşı Hüsameddin Bey, Binbaşı Osman Bey, Kıdemli Yüzbaşı Hüsnü Efendi. Sarayın uzağında hassa birliklerinden sadece 4 bölük bulunuyordu ama bu bölükleri çağırıp emir verecek tek kişi yoktu. Üç Kıtada on iki milyon kilometre kareye hükmeden bir imparator ce yeryüzündeki bütün müslümanların başı işte böyle korunuyordu.
Sayfa 51
ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.