Pulbiber Mahallesi (+) / Didem MADAK/ Şiir / İlk Yayın Tarihi: 2012 / Metis - 111 Sh.
Pulbiber Mahallesi;
İzmir'li son dönem kadın şairimiz Didem Madak'ın basılmış olan son eseridir.
Kitapta da belirtildiği gibi yoğun ısrar üzerine yazılmıştır.
İlk olarak 2007 yılının Mart ayında basılan kitabın ikinci baskısı Kasım 2012
Ben bu uzun öykünün (roman değil bence), ne hayranı ne yekten karşıtı kaldım. Evet, yazarın üslubu son derece sanatlı ve kelimeleri çok sevdiğim süslülükte. Fakat konusunu haddinden fazla melodram öğelerle bezeli buldum. Hele ki bir yazarın ilk kitabı için en akla gelen anlatı bu olurdu, öyle de olmuş. Bence gerçek öykücü sonunu, başını Kibritçi Kız'a bağlayacağı bir metinle edebiyat dünyasına girmemeli. Yeşilçam melodramını Paris'e taşısak bu çıkardı. Şimdi kalkıp kadının kendini anlamlandırmasını, için için tek başınalığını, kocaman bir metropolde kalabalıklar içinde yalnızlığını falan konuşacaksak, bundan artık sıkılmadık mı? Tilki kürkü bulunca kendimi geri kazanacak kadar görünmez bir yaşlı kadınsam, bu ömrümü nerde kazandım, nerede neyi kaybettim? Suçu metropole atıp bir de üstüne "tilki kürkünü" mevzuya alet ederek kadının ayakları üstünde duruşunu kutsamak, aslında hiçbir şeyi kutsamamaktır. Metni yanlış anlamış olmayı isterdim. Ama maalesef öyle olduğunu düşünmüyorum. Şu konuyu Annie Ernaux yazsa çok daha başka bir yerden okur ve anlıyor olurduk.
Çeviri için, bence kelime seçimi ve sözdizimi çok iyi. Belli ve gayet sanatlı bir üslubu var çevirmenin. Özellikle bazı yerlerde oluşturduğu uyak ve ses dizimleri şiir gibi. Çok sevdim.
Sadece bir yerde metne uymamış bir yerelleştirme var. Fakat olsundu. Güzel bir çeviri olduğunu düşünüyorum.
Ve bir de filiz vermiş pınar’ın annesi bak sen
Ve kader ve songül ve nazire
Ve şu anda adını sayamadığımız
Diyarbakır mantalitesinin kız çocukları
Yakantop en erotik eğlencedir bize
Sokaklar, kırlar, nereye koşmaktaydım? Dönemeçlerde
beni kovalıyordu aynalar, başka su birikintilerine
doğru.
Yeşil bulvarlar! Eskiden, gözlerimi eğmeksizin bakardım
hayranlıkla, ama güneş bir ortanca değil artık.
Fayton o simgesel arabayı oynuyor: Flore ile bu soluk
dudaklı kız. Alçakgönüllü bir çayır için fazla lüks
doğrusu: bayraklarla donatın! tüm sevgililer
pencerelerde olacak. Benim şerefime mi?
Yanılıyorsunuz.
Gün içime sızıyor. Benden ne ister beyaz aynalar ve
karşılaştığım kadınlar? Yalan dolan mı? Böyle bir
rengi yok ki kanımın.
Mart'ın yanan zifti üzerinde, ey kardelen çiçekleri!
herkes anladı artık benim kalbimi.
Utandım, vah utandım!