Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Kitaplar-Davalar-Dedikodular: Aynı mektupta Atsız, Evliya Çelebi Seyahatnamesinden Seçmeler kitabının ikinci cildinin bir türlü basılmamış olmasından da şikâyetçidir. Bütün formaları basıldığı hâlde kitap, bakanın yazacağı önsözü beklemektedir. Eser ancak Mart sonunda çıkar. Bir yandan da dört yıllık “Konuşmalar" davası devam etmektedir. 19
Reklam
Mustafa Kayabek Hapiste-Seçimler-Atsız Hastanede Atsız'la birlikte 15 aya mahkûm olan Ötüken dergisinin sorumlu müdürü Mustafa Kayabek'in dört aylık erteleme süresi 19 Nisan 1973'te tamamlanmış ve o gün hapse girmiştir. Kayabek, cezasını memleketinde çekmek üzere Eğin'e hareket etmeden, 08 Nisan Pazar günü, Bostancı'daki
1966: Yazılar-Kitaplar-Olaylar: Atsız, Nejdet Sançar ve Türkçüler CKMP'yi destekliyorlardı ama Ötüken'in Kasım 1965 sayısından itibaren CKMP ve Türkeş hakkında bir suskunluk vardı. CKMP hakkındaki son haber, seçimlerden hemen sonraki 20 Ekim 1965 tarihli nüshada çıktı. Diğer partilerin farklı kesimlerden oy aldığı, "Türkeş'in
TARİHLER VE OLAYLAR (1960-1975) 13 Ocak 1960: Atsız, Falih Rıfkı Atay'a yayın yolu ile hakaretten İstanbul Toplu Basın Mahkemesi'nde yargılanıyor. 27 Mayıs 1960: İhtilal. 38 subay ve general iktidara el koyuyor. İhtilal bildirisini, 27 Mayıs sabahı 04:36'da, 1944 sanıklarından Alparslan Türkeş okuyor. Cemal Gürsel Devlet Başkanı,
"1944-1945 Irkçılık-Turancılık Davası" adlı tefrika da Orkun'un üçüncü sayısında yayımlanmaya başlamıştır. Tefrika, dava hakkında bire bir tanıklığa dayanan ilk teferruatlı çalışmadır. Derginin 7. sayısının (17 Kasım 1950) son sayfasında tefrikanın “kısım kısım ayrı arkadaşlar” tarafından yazılacağı, girişin Atsız tarafından
Reklam
Arslan çeşitli devir ve kültürlerde daima kuvvet ve kudret sembolü olarak görülmüştür. Bu nedenle sarayları, tahtı, şehri, kaleyi, yapıyı kötülük­ten, düşmandan koruyan bir unsur gibi kullanılmıştır. Özellikle Büyük Sel­çuklu ve İlhanlı devri el sanatlarında tahtı koruyan arslan figürleri yaygındır. Arslan büyük olasılıkla aynı zamanda arma, totem olarak da düşünülmüştür. Dede Korkut kitabında arslan ana olarak geçer. Selçuklu Sultanı II. Gıyased­din Keyhusrev'in paralarından ve daha önce sözü geçen İncir Han portalin­deki kabartmalardan da bildiğimiz gibi arslan sultanın arması olarak kullanıl­mıştır. Selçuklu sultanlarının Alparslan, Kılıçarslan gibi arslanlı isimleri sev­dikleri anlaşılmaktadır. Bunun dışında, Şaman etkilerinin İslam tarikatlarında kalıntılarıda Anadolu Selçuk sanatında bol arslan görülmesine yol açmıştır. Anadolu'da yaygın bir inanca göre arslan ağızlarından akan sularla abdest alınır, şifa niyetine içilir. Ta­nıttığımız, arslan başı çörtenler bu inanışa göre ayrı değer kazanır. Özellikle Bektaşilikte arslana verilen önem büyüktür ve Haydar adıyla anılır. Hatta Haz­reti Ali "Haydar-ı Kerrar"dır (tekrar tekrar arslandır). Tokat bölgesinde Bektaşi etkileri yoğundur. Arslanlı mezar taşlarına bu bölgede rastlanması bununla il­gili olabilir. Bunların Hazreti Ali sembolü olması mümkündür.
Sayfa 40
318 syf.
·
Puan vermedi
Öyle çok övülüyor ve tavsiye ediliyordu ki büyük bir beklentiyle başlamıştım, biraz hayal kırıklığına uğradığımı itiraf etmeliyim. Aslında tarih severim ama neden bilmiyorum okurken fazla sıkıldığımdan yanına birkaç kitap eklemek zorunda kaldım ve bitirmem fazla uzun sürdü. Betimlemeler hoş, İran'ı ve doğu kültürünü yakından tanımak hoş lakin fazla mı uzatılmış yoksa olaylar mı ilgimi çekmedi bilemiyorum. Gerçek mi diye fazla sorgulamam da beni uzağa itmiş olabilir çünkü Alparslan, Melikşah gibi dünyada önde gelen Türk liderlerinin pısırık işe yaramaz gibi tasvir edilmesi beni fazla rahatsız etti. Bence abartmıyorum Türk tarihi küçümsenmiş, komik. Amerika'nın iyilik meleği gibi yansıtılışı da apayrı komikti... Tarihsel bilgilerini fazla sorgulamam beni soğuttu ama kitabın iyi yönleri de var elbette, yazarı Doğu'nun Limanları'nda tanımış ve sevmiştim ben, beklentim belki o yüzden de yüksekti. Yazarın bilgi düzeyi yüksek ve kitap da yararlı bilgiler içerdiğinden kültür genişletmesi yapıyor ama yukarıda da değindiğim gibi o bilgilerin doğru olup olmadığını sorguladım, yine de bir şeyler öğrendiğimi inkar edemem. Rubaiyat'ın Titanik'te battığı bilgisi beni şaşırttı mesela, Ömer Hayyam'ı da tanımış oldum. Sıkıldım evet ama okuması keyif de verdi bir yandan, olay örgüsü sıkmış olsa da yazarın dilinin akıcı olduğunu düşünüyorum. Sanırım Afrikalı Leo'da yeniden görüşeceğiz, elveda Semerkant.
Semerkant
SemerkantAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 202061,7bin okunma
Allah ŞAHADETLERİNİ kabul etsin.
MEKANLARI CENNET OLSUN 2015-2016-2017 YILI TEMMUZ AYINDAN BERİ 1170 VATAN EVLADI ŞEHADETE ERDİ 1-ŞEHİT POLİS MEMURU BÜNYAMİN TORĞUT 2-ŞEHİT POLİS MEMURU OKAN ACAR 3-ŞEHİT POLİS MEMURU FEYYAZ YUMUŞAK 4-ŞEHİT UZMAN ONBAŞI MÜSELLİM ÜNAL 5-ŞEHİT ASTSUBAY MEHMET YALÇIN NANE 6-ŞEHİT POLİS MEMURU TANSU AYDIN 7-ŞEHİT ASTSUBAY İSMAİL YAVUZ 8-ŞEHİT UZMAN
Nizamü'l Mülk
NİZAMÜ'L MÜLK Büyük Selçuklu Devletinin mahir idarecisi Nizamü'l Mülk, Büyük Selçuklu devletinin, idâri, malî ve askeri teşkilatını kuran ve kurduğu bu teşkilat bütün müslüman devletlerce örnek alınan, mahir bir devlet adamıdır. Alp Arslan ve Melikşah devirlerinde (1064'ten vefat ettiği 1092'ye kadar) 29 yıl fasılasız devam
700 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.