Evet hırs, şükürsüzlük olduğu gibi hem sebeb-i mahrûmiyettir hem vâsita-i zillettir. Hattā
hayât-ı ictimâ‘iyeye sâhib olan mübârek karınca
dahi güya hırs vâsıtasıyla ayaklar altında kalmış,
ezilir. Çünkü kanâ'at etmeyip senede birkaç tane
buğday kâfî gelirken, elinden gelse binler taneyi toplar. Güya mübârek arı, kanâ'atinden dolayı başlar üstünde uçar. Kanâ'at ettiğinden bal
insânlara emr-i İlâhî ile ihsân eder, yedirir.
Beko'ya Zîn'in gözüyle bakmak..
Felek böyle hükmetmişti. Bu iki sevgili ancak o çukurun karanlığında bir araya gelecekti ve o iki yıldız aynı burçta kaybolacaktı.
Beko'ya gelince ilginçtir ki onu da onların yakınına, ayaklarının dibine defnettiler. Çünkü Tacdin'in Beko'yu öldürdüğünü işitince, Zîn buna çok üzülmüş, çok da acı çekmişti.
Zîn'e göre Beko, bunu hak etmemişti. O aşklarının bu kadar arı ve pâk olması, nefislerinin bedeni aşarak manaya yükselmesi için kader tarafından görevlendirilmişti.
Bunun için yakınlarında defnedilmesini vasiyet etmişti:
"O diğer karargâhımızda bizim samimi ve dürüst bir bekçimiz olacaktır."
"İnsan zihni dengede kalmak ister.."
Sayfa 94Kitabı okuyor
Ezansız Semtler - Yahya Kemal Beyatlı
“Kendi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan Türk çocukları, milliyetlerinden tam bir derecede nasip alabiliyorlar mı? O semtlerdeki minâreler görülmez, ezanlar işitilmez, Ramazan ve kandil günleri hissedilmez. Çocuklar Müslümanlığın çocukluk rü›yasını nasıl görürler?
İşte bu rüyâ, çocukluk dediğimiz bu
Ezansız Semtler
.
Kendi kendime diyorum ki: Şişli, Kadıköy, Moda gibi semtlerde doğan, büyüyen, oynayan Türk çocuklarının milliyetlerinden tam bir derecede nasip alabiliyorlar mı?
O semtlerdeki minareler görülmez, ezanlar işitilmez, ramazan ve kandil günleri hissedilmez. Çocuklar Müslümanlığın çocukluk rüyasını nasıl görürler?
İşte bu