Beyaz kule bahçesine gittim. Bu bahçede ihtilâl rüyalarını konuşan Genç Türklerden birçoğu sağdır. Kolkola, demirli kapısından ve duvar koğuklarından gene güvercinler girip çıkıyor.
Yirmi sene yirmi beş sene evvel, bu saatte benim gibi buraya oturmuş olanların aradıkları cennet nerede? Osmanlı demokrasinin ilk günleri, Selanik'te bir gün, Körfez sularının sesini işiten bir Türk bile kalmayacağını hiç kimse düşünür mü idi?
Genç bir ordu yapılmak ve Rumeli'yi tutmak için tedbirler düşünün Mustafa Kemal, kim bilir kaç kere, şu camın karşısında oturdu ve kim bilir kaç kalbe kendi kalbini acılarını verdi?
Bu bahçede yirmi beş sene evvel kurtarıcı fikirler yok değildi. Yalnız bu fikirleri, Namık Kemal hürriyetinin aşkı ile kızmış kafalar, bir türlü almadılar.
Güneş o zamanın anarşisi gibi kızarıyor ve Osmanlı âlemi gibi batıyor.
Civarda yirmisekiz kadar Malakan köyü varmış. Ahalisinin tamamı kaçmışlar. Malakanlar Rusların protestan olanlarından. Kiliselerinde haç yok. Köyleri ise çok muntazam. Evleri yolun iki kenarında. Evlerinin damları İsviçre evleri tarzında, önleri balkonlu. Evlerinin önündeki bahçede söğütten başka ağaç yok. Bu muntazaın Malakan köylerinin yanındaki Türk ve Kürt köyleri şekilleri ve sefaletleri ile büyük bir tezat teşkil ediyor. Zavallı Müslümanlar! Bir türlü topraktan çıkmak, toprağın da üstü olduğunu hâlâ anlamak istemiyorlar.
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
AZGIN VAR
NİLAR GÖK
Anadolu’nun yaşayan yüzünü anlatan öyküleri okumaya ne dersiniz?
"AZGIN VAR" Anadolu insanının her türlü çaresizliğinin, dertlerinin, mutluluklarının çeşitlenerek sayılıp döküldüğü , gülüşlerinizin yanına hüzünler bırakan bir solukta, derin iç çekişlerle okuyacağınız birbirinden muhteşem on dört öyküyle Türk
''Yazdıkların şiir değilse kalsın”
…
“Aklınla yapayalnız baş başa
Nice alevli geceler geçtin”
…
“Sen sevgileri göğüsle ve ne olur anla”
Cahit Zarifoğlu
Şair Cahit Zarifoğlu ile yaşamları boyunca yolları uzun kesişenlerin kendilerini bahtlı saymaları için çok
esaslı nedenler var. Eğer bu kişiler, şiirin bir Müslüman için yirminci
Hayatları ilginç bir şekilde kesişen dublör Gil Ra Im ve yönetici Kim Joo Won'un eğlenceli hikayesi... Secret Garden benim en çok sevdiğim dizilerdendir. Gerçekten, bu diziyi herkesin izlemesini isterdim. O kadar güzel ve eğlenceli bir dizi ki, izlerken insanın art arda tüm bölümleri izleyesi geliyor. Zaten dizi Türk dizileri gibi de bilmem
"İmamı dinlemiyordum bile! Korkunç bir ıstırap ruhumu kavramış ve uyuşturmuştu; hocanın sözleri beynimde yankılandı durdu ve onları yavaş yavaş algılamaya başladım -"Neyyir, çarşafa girmelisin"- yani, çevrende yaşayanlar gibi, sen de dünyadan ebediyen uzaklaşmalısın; annen gibi, kuzenlerin gibi, ablan gibi bir esir olmalısın; hareme kapanmalısın; artık bahçede peçesiz oynamamalısın; kırlarda Arap taylarına binmemelisin; gözlerini ve ruhunu peçeyle kapamalısın; her zaman sessiz olmak, kendini unutturmak, her zaman, her zaman yalnızca bir
şey olmalısın..."
"Hikayeler yazılır geceleri umarsızca
Düşlere ağlarsın, yitirirsin umutlarını
Farkına varılmaz, düşünce anlarsın,
Mutlu sonların tüm sahte rollerini
Uçurtma bekler çocuklar arka bahçede
Gözleri çakmak çakmak ışıldar
Gelecek günlerin arkasına sığınırlar
Bir beste çalınır Türk filmi kıvamında
Bir güz yağmurunun sesini duyarsın
Ve düşlerin sırılsıklam olur."