Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Toprağın altında ve üzerinde bulunan her şey durmadan değişir, çünkü toprak canlıdır ve bir ruhu vardır. Bizler bu ruhun birer parçasıyız ve onun bizim yararımıza çalıştığını çok az biliriz.
Toprağın altında ve üzerinde bulunan her şey durmadan değişir, çünkü toprak canlıdır ve bir ruhu vardır. Bizler bu ruhun birer parçasıyız ve onun bizim yararımıza çalıştığını çok az biliriz.
Reklam
Enfes anlar sunar hayat bazen. Eğer denk geldiysen durup gün doğumuna şahit olmuşsun gibi, bir bebeğin dünyaya gelişine şahit olmuşsun gibi, baharda uyanan doğaya, çatlayan bir yumurtaya, açan bir çiçeğe şahit olmuşsun gibi karşıla. O an ki neşen, heyecanın, umutla çırpınan kalbin ömründe bir, bilemedin iki kez karşılaşacağın cinsten ve çok kıymetli. Üç ay ömrü kalan bir hastanın iyileşmesi kadar düşük olasılıkta gerçekleşir kanında hissettiğin bu mükemmel akış, kalbinde hissettiğin bu tarifsiz çarpıntı, beynindeki bu berraklaşmış her şey... Sırça bir armağanı teslim alır gibi al koy başköşeye, saygıyla...
Cinius Yayınları
" Zaten şu insanoğluna üzülecek bir şey olsun, onu her zaman yüreğine sığdıracak bir yer bulur. Amma sevmeye, sevilmeye gelince iş değişir; işine gelirse sever, işine gelmezse masum bir sevgiyi bile kabul etmez. Kötülükte bir yere kadar, insanın kendine ettiği zulmü kimse kimseye yapamaz yavrum, kimse kimseye yapamaz."
“Tefekkür, ‘ne muhteşem yaratılmış’ diyerek geçip gitmek değildir. Tefekkür; öğrendiğin sırlı bir bilgiyi aklının tam vaktinde sana hatırlatması ve senin o anda düşünceye dalmandır. O an öyle bir kapı açılır ki her şey değişir..”
Sayfa 146Kitabı okudu
Karşı kaldırımda oturmuş bana bakıyordun. Evrendeki her şey altüst olmuş bir tek sen aynı yerinde kalmışsın gibi duruyordun.
Cinius Yayınları
Reklam
Yozlaşmanın sınırlarında...
Ataç'a göre Türk kültüründe Batı'yla uyumlu ögeler aramanın anlamı yoktur. Batı her şeyiyle alınmalı, eski kültürümüz her şeyiyle değişmelidir. O kadar ki Nurullah Ataç ortaöğretimde Latince ve Grekçe öğretilmesi ve yeni kuşakların Batı kültürünü kaynağından öğrenerek tam bir Batılı gibi yetişmesi gerektiğini söyler. Yerli kültürümüzde dayanacak hiçbir olumlu şey yoktur ona göre. Çünkü bizim olumlu bulduğumuz şeyler rasyonel bir eleştiri sonucu edinilmiş bir beğeniden çok bir duygusal yatkınlığa dayanmaktadır. Ancak Batılılar bu değerleri beğenirse ayrı: "Bizim halk sanatımız bizim duygularımızı okşar ... bu da onların değerini anlamamıza, onları salt güzellik bakımından incelememize engel olur. Oysa bir Avrupalı onların karşısında duygulanırsa iş değişir. Bu, onlarda gerçek bir sanat değeri olduğunu gösterir."
"Her şey değişir. Bazen zamanla, bazen bir insanla. Allah, karşımıza güzel hikâyeler biriktirebileceğimiz insanlar çıkarsın."
Köpek “sorunu” üzerine,
Niye tüm memleketin hıncı köpeklerden çıkarılıyor ben de bunu anlayamıyorum. Hınç duyulan esas kişi ve mevzulara da gıkımızı çıkarabilsek ya aynı hiddetle. Bir dolu öncelikli sorunumuz varken nefret ediyorum bu şekilde suni gündem yaratılmasından. Bu konuya da elbet el atılır fakat mânâsızca üst düzey bir seferberlik var. Madem tüm toplumsal
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.