Geldi geçti ömrüm benim,
Şol yel esip geçmiş gibi.
Hele bana şöyle gelir,
Şol göz açıp yummuş gibi.
İşbu söze Hak tanıktır,
Bu can gövdeye konuktur,
Bir gün ola çıka gide,
Kafesten kuş uçmuş gibi.
Miskin âdem oğulları
Ekinlere benzer gider,
Kimi biter, kimi yiter,
Yere tohum saçmış gibi.
Bu dünyada bir nesneye,
Yanar içim, göynür özüm,
Yiğit iken ölenlere,
Gök ekini biçmiş gibi.
...
Bahçesine giderken gözü arkada kalmayan anneler nerede şimdi? Bir seslenişte yetişilecek mesafeler neden bu kadar uzak oldu? Bir merhametin estiği, bir gururun hissedildiği "yavrum" diyen sesler hangi sel önüne katılıp sürüklendi? Ak tülbentlerin örttüğü nuranî yüzlere hangi acıların hüznü çöktü?
Geldi geçti ömrüm benim, şol yel esip geçmiş gibi
Hele bana şöyle gelir, şol göz açıp yummuş gibi
İşbu sözü Hak tanıktır, bu can gövdeye konuktur
Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi"