öğretmen olmak, öğretmenle öğrencinin birbirlerine hoşça bakabildikleri, öğretmenin öğrencide, öğrencinin öğretmende dirildiği, güçlü ve sahici bir aidiyettir.
Eğer önündeki kapılar bir daha yüzüne kapanacak olursa, hayatının sona ermediğini düşün. Sona eren şey yalnızca hayatlarının birincisidir ve diğeri başlamak üzere sabırsızlanmaktadır. O zaman bir gemiye bin, seni bekleyen bir kent vardır.
İnsanın ayaklarıyla dövdüğü ve başına doğru çıkan düşünceler insanı rahatlatır, canlandırır, başından ayaklarına doğru inenler ise hantallaştırır, cesaretini kırar.
Ölüm bize nihai çaresizliğimizi ve faniliğimizi hatırlatır. Bu kaçınılmaz sonun farkına varışla zuhur eden endişe, bugün türlü sonsuzluk arayışlarıyla imtinan bulmaya çalışır.
İnsan ölümle yüzleşecek kadar şanslıysa, hayatı bir imkân, ölümü de ‘imkanın artık mümkün olmaması’ olarak değerlendirebilir ve hayatını son anına dek değiştirebileceğini fark eder.