Derler ki duymak, en son ölen yeteneklerimizdendir, öyle ki cesetler, yüzlerine çekilen yatak çarşafının hışırtısını, ilk dökülen gözyaşlarını, kapanan pencereyi, tahta merdivenlerdeki ayak seslerini, hayattan insafsız ayrılışı, doktorun hışırtılı kalemini duyarlar. Bu yüzden bizim kuşak ölünün odasında öyle alçak sesle konuşur.