Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Babası, yorgun yolculuklarından döndüğünde, anası bahçeye masa kurar bir Yeni Rakı parasına kıyar, babasına ciğer kızartır, salatalık soyar, beyaz peynir, kavun kordu önüne. Mevsim kış ise, sobanın üstünde pastırma buğu yapardı şerefe. Soba, eski, kalın duvarlı evi çok iyi ısıtırdı, ve babası kafayı tütsülediğinde hep emeklilik düşleri kurar, rahat yüzü görecekleri günleri anlatırdı sevdiklerine. Babasının yazları, zerdali ağacına astıkları ampulün verdiği sahte masal havası içinde anlattığı, emekliye ayrılıp da çocukları da adam olduğunda sahip olacakları «kendi evlerinin», «kendi bahçelerinin» gün doğduktan sonra uyanmaların, yatakta gazete okumaların, her gün meyve, et yemelerin masalı güzeldi gerçekten.
Salih Mirzabeyoğlu ve Bursa...
- " (…) Rüyâ aleminde, zâtı veya yekpârelik dünyasının kim bilir hangi mânâsına veya şahsına misâl suret olarak görünen rahmetli dedem Abdülkadir Güleray… Baba adı Ali, ana adı Adile… Babası ve annesi, Bulgaristan’ın Çırpan yöresinden gelip Bursa’ya yerleşen göçmen… Bursa’daki Çırpan mahallesi, oradan gelenlerin oluşturduğu… Babası, 6 yaşında
Sayfa 315 - 318 İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Şimdiki acılar
Tüm insanların benim kardeşlerim olduğunu söylemek ağırıma giderdi. Bu kardeşlik sözcüğünden iğreniyorum, bir göbek bağı insanlara bağlıyor çünkü beni, çıktığım bu karnın içine geri sokuyor. Sözcük anne aracılığıyla bağlıyor bizi birbirimize. Toprağa ait. Çıplak tenle temasa yol açan kardeşlikten nefret ederim fakat ıslah evi cocuklarını düşününce “kardeşlerim” demek istiyorum. Etkisinin beni nur aylası gibi bugüne dek sarması için kolonimi sevmem gerekiyordu. Biliyorum ki- zamanın belirli bir kesiti olmakla birlikte belleğimin en uzak köşelerinden yayılıp bugüne uzanan- bu geçmiş şimdiki zaman, özellikle acılarımızdan yapılmış, bana öyle geliyor, kara bir buğu yayıyor. Acıların benim kutsal aylamdır. Döner dolaşır bu acılara gelirim. Acılarımın ipliksi tozu içinde şimdiyi unuturum sık sık.
Sayfa 107 - Ayrıntı