Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çağdaş edebiyatımızın birçok önemli simaları, eski ve uzak uygarlıkların şiirlerinden çeviriler yapmışlardır: Orhan Veli Kanık, Asaf Halet Çelebi, Oktay Rifat, Sabahattin Eyuboğlu, Can Yücel, Ülkü Tamer, A. Turan Oflazoğlu, Cemal Süreya, A. Kadir ve Azra Erhat, Selahattin Batu, Tahsin Yücel, Said Maden... Çeviri sanatındaki ustalıklarıyla tanınmış olan Said Maden, Cevat Çapan, A. Sami Akalın, Bülent Ecevit, Rüştü Şardağ, İsmet Zeki Eyuboğlu, Gürkal Aylan, Yekta Ataman, Mustafa Canpolat, Sami Ferliel, Musa Baran ve başkaları bu alanda Türk şiirine büyük yararlar sağladılar. İsmail Hikmet Ertaylan, Samim Sinanoğlu, Nihad Çetin, Muhaddere N. Özerdim, Ali Nihat Tarlan ve Cemil Meriç'in kitapları ya da makaleleri bu edebiyatların tarihini ve geniş estetik çerçevesini verdi bizlere. Kitaplarıyla en değerli katkıları yapanlar, çin ve japon şiirinde A. Sami Akalın, Homeros'tan çevirileriyle A. Kadir ve Azra Erhat, Hint edebiyatı tarihiyle Cemil Meriç, Yunan ve Latin antologyalarıyla Oktay Rifat, Latin ozanlarından çevirdiği kitaplarıyla İsmet Zeki Eyuboğlu, Yunan trajedi yazarlarından çevirileriyle Sabahattin Eyuboğlu ve Güngör Dilmen, Sappho kitabıyla Cevat Çapan ve kapsamlı antolojileriyle Said Maden olmuştur.
Rafet Canpolat yazdı... Değerli dostum Mehmet bey; Öncelikle yoğun emekle ve titizlikle yazmış olduğunuz bu güzel eser için sizi kutluyorum. Kitap belli yaş aralığına hitap etmesine rağmen 63 yaşındaki bir okuyucun olarak görüşüm olumludur. Naçizane izlenimim; Her şeyden önce gayet akıcı ve oldukça sürükleyici,dili samimi ve tanıdık. Bilinmeyen kelimelerin parantez içerisindeki karşılıklarını hazır bulmamız kitabı elimizde tutma süresine ve akıcılığına katkı sağlamıştır.Aralara serpiştirilmiş şiir parçacıkları dilimize konan çikolata kırıntıları gibi tat vermiştir.. Romanı elime aldığımda aşk romanı olduğunu görünce beklemediğim bir sürprizle karşılaşmış oldum ama iyi de oldu; asla bu yaşıma kadar para verip bir aşk romanı almayı denememiştim böylece bir aşk romanı okuma şansını elde etmiş oldum. Bir başka sürpriz de finalde yaşadım ama zaten genelde yazarlar final sürprizleri yapıyor olmalarından dolayı hazırlıklıydım yine de hükmü bize bırakman, can alıcı o silahın elimizde kalması çok muzipçe olmuştur. Roman biterken yüzümüzde tebessümle kitabı kitaplığımın baş köşesine koymam emeğinizin karşılık bulmasıdır. Saygı ve hürmetlerimle değerli yazar. 25.03.2022 Bursa Rafet CANPOLAT Deniz kenarında maviyle baş başaysan EFELYA
Reklam
Öyle Sevdim Seni
sonbahar deyip de geçme, yüreğinde barındırıyor bin bir çeşit rengi. ben sonbahar koydum da adını öyle sevdim seni. ilkbahar deyip de geçme, yeşilin her tonu bakışlarında gizli. ben ilkbahar koydum da adını
Sayfa 125 - Luna Yay.Kitabı okudu
on binlerce gencin bedeni tahrip edildi, onuru zedelendi, insanlık umutları budandı.
Tevfik Paşa’nın İngilizleri memnun etmemesi ve isteklerinin yerine getirilmesinin gecikmesi üzerine 3 Mart 1919’da istifa etmesi sağlandı. 4 Martta Damat Ferit Paşa sadrazam olarak atandı. Ferit Paşa, ilk iş olarak İngilizlerin isteğini yerine getirmek için 8 Mart 1919’da İstanbul Harp Divanı Kararnamesi’ni yayımladı ve İttihatçı tutuklamaları hızlandırıldı. İngiliz İstanbul Yüksek Komiserliği, Londra’ya 2 Ocak 1919’da başvurarak tutuklama yetkisi istedi. Ancak İstanbul resmen işgal altında olmadığı için bu yetkiyi alamadı. Bu görevi padişah ve sadrazam büyük bir istekle yaptı ve böylece İttihatçıları tasfiye gerekçesiyle İngilizlerin antlaşmaya aykırı işgaline direnen subaylar ile diğer vatanseverler tutuklanmaya başlandı. 30 Ocak 1919’da Ziya GÖKALP, Hüseyin Cahit, İsmail CANPOLAT, Dr.Tevfik Rüştü gibi isimler tutuklandı (27 kişi) ve savaş suçlusu olarak divanı harbe verildiler. Bekirağa Bölüğü hapishane hâline getirildi. Tutuklamalara, Ermeni ve Rumların yardımıyla devam edildi. 9 Mart 1919’da Amiral Webb’i ziyaret eden Damat Ferit, “Padişahın Allah’tan sonra İngiltere’ye güvendiğini” belirttikten sonra, savaş suçlularının İngiltere’nin istediği şekilde cezalandırılacağına söz verdi. Bu sözünü tuttuğunu da Webb, Londra’ya bildirdi. 8 Nisan 1919’da Boğazlıyan Kaymakamı Mehmet Kemal Bey, Ermeni katliamı suçlusu olarak Nemrut Mustafa Paşa Divanı Harbi tarafından idama mahkûm edildi. Şeyhülislam fetvası ve padişahın onayı ile 10 Nisan 1919 günü de asılarak idam edildi.
Reklam
Nasrettin Hoca hakkında el yazması eserler
Dünyada ve Türkiye’de Nasreddin Hoca El Yazmaları 2 dakikalık okuma Türkiye’de Bulunan Nasreddin Hoca El Yazmalarından 10 tanesini sizler için seçtik: 1-Hikâyât-ı Nasreddîn Hoca DİB kütüphanesinde bulunan eser, 1797-98 tarihinde istinsah edilmiştir. İçinde 60 fıkra vardır. 2-Hikâyât-ı Hoca Nasreddîn 1777 tarihinde istinsah edilen eser, Ankara
Çaresiz kaldığın vakit kalk abdest al, iki rekat namaz kıl. Sıkıntı ve zorluklar gider.
Dergahlar, dünya süsünden iğrenmiş ruhların sığınağıdır. Esasen dervişlik böyle bir şeydir.
Kalpler ancak Allah’ı zikretmekle huzur bulur.
135 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.