Nasıl başlayayım içimdeki cümleleri dile getireyim diye derken. Öncelikle kitabı yorumlamadan önce bazı hususları dile getireyim dedim ilk önce....
#Daha önce hiç ama hiç polisiye romanı okumadım. Ama polisiye dizilerini çok izledim. Hiçbir bölümünü kaçırmadım. Mesela; "Arka Sokaklar","Kanıt","Galip
Sene 1957'de Turhan Selçuk ve İlhan Selçuk’un çıkardığı Dolmuş Dergisi’nde “Stepne” takma adıyla dizi olarak yayınlanmış.Öyküye vurarak aslında dönemi eleştiren bir eser.O dönem başta Demokrat Parti, Adnan menderes var.Şimdi siyasi tarihim çok iyi değildir.Ne yapmıştır etmiştir Adnan Bey çok iyi bilmiyorum ama kitaptan yola çıkarak o dönem
Önceki Günün Adası romanıyla,bir romandan beklenebilecek her şeyi bana vermiş olan Umberto Eco'nun ikinci bir romanını okumaya karar verdim.Nitekim başlarda bana ilk okuduğum kitap kadar etki etmedi.Ama olaylar ilerledikçe ortaçağda 1100'lü yıllarda Baudolino ile Don Quijote misali serüvenlere çıktıkça üstadın yine beni entelektüel hazların
"Bu havayla sade biz değil, Rossinant bile hem kişniyor, hem de nallarını tıkırdatarak tempo tutuyordu. Ne havaydı be, beygirleri bile oynatıyordu bu müzik."