Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ebulgazi Bahadır Han Evşal-i Şecere-i Türkî nam eserinde Moğollar ile Tatarların Türk evladı olduklarını tasdik ve beyan eyler.
Sayfa 160Kitabı okudu
Orta Türkçe döneminde (10.-15. yy) batıda Oğuzca, kuzeyde Kıpçakça ve doğuda Çağatayca kullanılmıştır. Kıpçak (9.-11 yy) Harezm (11.-12. yy) Türkçesinin devamı sayılan Çağatay Türkçesi 15. yüzyılın başlarından 20. yüzyılın başlarına kullanılmıştır. Çağatay Türkçesi, 1) Klâsik öncesi devir, 2) Klâsik devir, 3) Klâsik sonrası devir olarak üçe devire bölünmüştür. Çağatay döneminin önemli isimler şunlardır: Sekkâkî, Nevâyî, Lutfî, Yusuf Emirî, Yakinî, Gedâî, Hayder Harezmî, Hüseyin Baykara, Babür Şah, Ebülgazi Bahadır Han, Ömer Han v.s.
Reklam
üç-ok’lar, yani gök, dağ ve deniz-han'lar ve
onların oğulları ise, bu kutsal altın yayla atılan gümüş oklar idiler. bu suretle oklar, yayın verdiği hizmeti yerine getiriyorlardı. amacı belirten ve onları göreve gönderen yay, yani boz-ok’lar idiler. bunun içindir ki, ebülgazi baha­dır han : “ok elçi demektir, üç-ok boyları da, hükümdarın birer elçileri idiler”, diye bir açıklamada bulunmaktadır. eski Türk devletlerinde, okla haber gönderilirdi. aynı zamanda tâbi devletlere, onlann tâbiiyet­lerini tanımanın bir alâmeti olarak okların gönderildiğini de biliyoruz. *
Sayfa 143 - türk tarih kurumu yayınları, (*) bk. o. turan, türk cihân hâkimiyeti mefkuresi tarihi, istanbul, 1969, i, s. 97.Kitabı okudu
Alp Er Tonga ve Efrasiyab
Anlaşılıyor ki Karahanlı ve daha sonra da Selçuklu hanedanı, Türklerin destan kahramanı Alp Er Tonga'yı, İran mitolojisindeki Efrasiyab ile benzeştirmişlerdi. Ebülgazi Bahadır Han'ın ileri sürdüğü gibi, Türkmenlerin Kınık boyundan gelen Selçuklu Sultanları zamanında değil: daha önce, Karahanlıların kuruluşunda, yani X. yüzyılın başlarında veya daha önce, Türkler arasında böyle bir inanış doğmuştu. Böylece Türkler, Turan ve İran'ı ellerinde tutmak için, bir hak ve meşruiyet aramış olabilirdi. Buna karşılık, yine bir Türk olan Gazneli Mahmud, kuzeyde kaynaşmağa başlayan büyük Türk kitlelerine karşı koymak için, kendini bir İran Hakanı olarak görmüş ve Firdevsi'yi korumuştu.
Sayfa 73 - Türk Tarih Kurumu
Ebulgazi Bahadır Han'dan rivayet edildiğine göre de İt-Baraklar köpek başlıdır. Dişleri tıpkı köpeğin dişlerine, elleri de köpeğin pençesine benzermiş. Dilleri yokmuş, fakat insanların ne dediğini anlar imişler. Güneydekiler harpçı değilmiş. Yatakları yokmuş, samanlar üzerinde yatarlarmış. 170 veya 200 sene yaşarlarmış."
" Türk'ün gitmediği, gidip de devlet kuramadığı bir yer var mıdır? " Ebülgazi Bahadır Han
Sayfa 173Kitabı okudu
Reklam
Iran mitolojisinin Türkler arasında sızması
Selçuklular da kaynakların kesin olarak bir şey söylememelerine rağmen, kendilerini Afrasiyab'ın soy kütüğüne bağlamışlardı. Nitekim Ebülgazi Bahadır Han, Türklerin Şeceresi adlı kitabında şöyle diyordu: "Selçukiler, Türkmen idiler. Kardeşiz dediler. Fakat ne ilimize ve ne de halka hiç bir faideleri değmedi. Padişah oluncaya kadar, Türkmen'in Kınık Uruğundanız", dediler. Padişah olduktan sonra da "Afrasiyab'ın bir oğlu Keyhüsrev'den kaçıp, Türkmenlerin içine gelm ve orada oturmuş, kalmış. Biz onun oğullarıyız, Afrasiyab'ın neslinde geliyoruz", dediler. Adlarını değiştirdiler. 35'nci nesilden sonra, soylarını götürüp, Afrasiyab'a dayadılar". Türkmenlerin çok değerli bir halk hatırasıdır. Böylece Selçuk Hanedan ile Türkmenlerin halk geleneği çatışıyordu. Anadolu Selçuklularında da Keyhüsrev gibi İran'ın mitolojik adlarının, Türk hakanlarına ad olmalarının sebepleri anlaşılıyordu.
Sayfa 72 - Türk Tarih Kurumu
"Uygurlar, Oguz Han'ı bir "Uygur Kağan'ı" olarak kabul etmişlerdir. Ebülgazi Bahadır Han ise, Oğuz Han'ı Türkmenlerin atası olarak görür.."
Üçok'lar yani Gök, Dağ ve Deniz Han'lar ve onların oğulları ise, bu kutsal altın yayla atılan gümüş oklar idiler. Bu suretle oklar, yayın verdiği hizmeti yerine getiriyorlardı. Amacı belirtilen ve onları göreve gönderen yay, yani Bozok'lar idiler. Bunun içindir ki, Ebülgazi Bahadır Han: "Ok elçi demektir, Üçok boyları da, hükümdarın birer elçileri idiler", diye bir açıklamada bulunmaktadır. Eski Türk devletlerinde, okla haber gönderilirdi. Aynı zamanda tabi devletlere, onların tabiiyetlerini tanımanın bir alameti olarak okların gönderildiğini de biliyoruz.
Sayfa 161 - Türk Tarih Kurumu
TÜRK TARİHİ ARAŞTIRMALARI 20 Eylül 1971 tarihiyle Kültür Bakanı Talât S. Halman’dan resmî bir yazı aldım. Basılı olan ve başkalarına da gönderilmiş bulunan yazı aynen şöyledir: Sayın Nihâl Atsız, Kültür Bakanlığının yayın programından ilki, kültür eserleri konusunda üç yeni diziyle başlatılacak, bu dizileri, çeşitli kültür ve sanat dallarında
34 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.