Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İyilik ilkesinin egemenliği, insan onun için çalıştığı sürece, sadece erdem yasalarıyla uyumlu, onlar uğruna var olan ve bu yasaları bütün kapsamlarıyla insan ırkının tamamı üzerine rasyonel biçimde dayatmayı görev ve ödev edinmiş bir toplumun kuruluşu ve yaygınlaşmasıyla elde edilebilir. Çünkü ancak bu şekilde, iyiliğin kötülük ilkesi karşısında galip gelmesini umabiliriz.
Sayfa 118 - Literatürk Academia Yayınları, 2. Baskı, Şubat 2017.Kitabı okuyor
Medeniyet bakımından geçmişte yerleşik, göçebe, bugün de Batı- Doğu ve başka isimlerle tanıdığımız yaşama tarzlarına bağlı topluluklar, tek bir milletten daha büyük birliklerdir. Nihayet aynı dine inananların meydana getirdiği "Ümmet" adını verdiğimiz din birlikleri de milleti aşar. Böyle bir açıdan bakıldığı zaman milliyetçilik, milletin çıkarları ile milleti aşan birliklerin çıkarları çatışınca millet çıkarlarının tercih edilmesi demektir. Tarihi tarafsız bir gözle incelersen, kitaplar ne yazarsa yazsın, bahis konusu tercihin mutlak çoğunluk tarafından daima uygulandığını göreceksin. Marksçı - Leninci ideolojinin bütün gayretlerine rağmen hiç bir milletin işçileri, dünya işçilerinin ortak çıkarları uğruna, milletlerine henüz ihanet etmemişlerdir. Siyaset, medeniyet ve inanç birlikleri için de aynı gerçeğin varlığını ispatlayacak yüzlerce misal verilebilir. Milliyetçilik insanın yapısına ve çıkarlarına uygundur. Kolay bir yol olması, herkesçe benimsenmesinin tabii sayılması da bu özelliği yüzündendir. Milleti aşan birliklerin çıkarlarına, milletin çıkarları ile çeliştiği vakit, hizmet etmek hiç kimseye bir şey kazandırmaz, fakat çok şey kaybettirir.
Reklam
Doğru, güzel ve haklı fikirlere bağlanmak kolay, ama inandığımız fikirlerin şartlarına uymak çok zordur.
Türk Kurtuluş Savaşı, biliyoruz ki Birinci Cihan Savaşından mağlup çıkıp bir mütareke anlaşması yapan Türkiye, daha sonra ordusunu terhis edince, sömürgeci devletlerin yapılmış olan mütareke anlaşmasını hiçe sayarak Türkiye'nin son kalesi bulunan ve tam bir Türk yurdu olan Anadolu'ya çıkmaları neticesinde, yorgun olmasına rağmen, bütün milletin kendi varlığını korumak, bağımsızlığını kurtarmak için girişmiş olduğu bir savaştır, Bu savaşı devlet açmamıştır. Bu savaşı o zamanın hükümeti açmamıştır. Bu savaşı kendi bağımsızlığına daima titizlikle bağlı olan Türk Milleti kendisi, yer yer silahlanarak, köyünden, evinden, çıkarak çiftesini, kılıcını alarak halk toplulukları açmıştır. Bu çok önemli bir olaydır. Her milletin tarihinde kolay kolay görülmez. Çünkü günün hükümeti "Aman hadise çıkartmayın, sakın mukavemet etmeyin, ateşle karşılamayın, düşmana kolaylık gösterin," diye emirler verirken, ortada ordu yokken, kuvvet yokken Aydın'da, Manisa'da, Alaşehir'de, Ayvalık'ta Karadeniz kıyılarında, Doğu Anadolu'da, her tarafta halkımız kendileri silaha sarılmışlar, çeteler kurmuşlar ve Milli Kurtuluş savaşını kendileri açmışlardır.
Savaştan sonra materyalizm yeniden güç kazanmaya başladı. Ve İtalya'yı anarşiye doğru itti. Bu karşılığa ve moral çürümeye idealistler, eski askerler, milliyetçiler ve diğer gruplar karşı geldiler. Bunlar Mussolini'de aradıklarını buldular. Daha baştan itibaren faşizm, hareket (aksiyon) taraftarı bir felsefe olmuştu. 1921-1922 yılları faşist mangalarının (Kara Gömleklilerin) hareketlerine şahit oldu. Faşist mangaları eski rejimin kanunlarını hiçe saydılar. Çünkü bu rejim, faşizmin özlediği millî devletle uyuşmuyordu. Kaldırılması mutlaka gerekiyordu. 1922 Roma yürüyüşünden sonra faşizm artık devletle savaş halinde değildi. Çünkü faşizm bizzat devlet olmuş, Mussolini ve partisi iktidara gelmişti... (Çağdaş Siyasal Doktrinler - Bülent Dâver)
Sayfa 173Kitabı okudu
Bu mefkûrenin bir şeniyet haline gelmesi mümkün mü, yoksa değil mi? Yakın mefkûreler için bu cihet aranırsa da, uzak mefkûreler için aranmaz. Çünkü uzak mefkûre, ruhlardaki vecdi namütenahi bir dereceye yükseltmek için, istihdaf edilen çok cazibeli bir hayaldir. Meselâ, Lenin, Bolşeviklik için yakın mefkûre olarak kollektivizmi, uzak mefkûre suretinde de komünizmi ileri sürmüştür. Komünizmin ne zaman husule geleceğini soranlara şu cevabı veriyor: 'Komünizmin ne zaman tatbik olunacağını şimdiden kestirmek mümkün değildir. Bu, Hazreti Muhammedin cenneti gibi ne zaman ve nerede görüneceği malum olmayan bir şeydir.'
Reklam
Milliyetçilik düşmanlarının "Orta Asya edebiyatı" diyerek küçümsemeye yeltendiği hareket, Atatürk dönemi kültür çalışmalarının ihmal edilemez bir bölümüdür. 2. Dünya Savaşı'nın başlarında, Mihver devletlerinin baş döndürücü zaferleri sırasında, Turancılıktan kimse gocunmamıştır. Sadece komünistlerdir ki esir Türk ülkelerinin kurtulabileceği ümidiyle Rusların yenilmesini isteyen Türk milliyetçilerine faşist ve turancı diyerek saldırmışlardır. Sonra, ikinci cephenin açılması ile, Mihver devletlerinin gerilemesi başladı. 1944 yılının ilk aylarında Almanların yenileceği artık kesinlikle anlaşıldı. Nihayet Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, 1944 yılının 19 Mayıs'ında meşhur nutkunu vererek Türk milliyetçilerine karşı hala bitmeyen bir Haçlı seferini başlattı. 1944 suçlamasında dış tesirlerinin payı acaba ne kadardı, sorusunun cevabını aramayacağız.
Kampanya: Atsız Affedilmelidir! Atsız'ın hapse atılmasıyla ilgili ilk protesto bir Alman bilim adamından gelmiştir: Dr. Heinrich Georg Baum. 20 Kasım 1973'te Bon'daki Türkiye Büyükelçisi Vahit Halefoğlu'na yazdığı bir dilekçede olayı protesto ettiğini ifade ediyor, Cumhurbaşkanı'na da bir dilekçe yazdığını belirtiyor ve
Galip Erdem:
Atsız Bey'in affedilmesi için çalışanlar arasına niye katılmadım? Neden konuşmadım, niçin yazmadım? Cevabım tek cümledir: Canım istemediği için! Bana göre, Atsız Bey ve af kelimelerini bir arada düşünmek yanlıştan da öte bir gaflettir, acıların en dayanılmazıdır. Şimdi de, affedilmesi gerektiğini anlatmak için değil, kaynaktaki hatayı belirtebilmek ümidi ile yazıyorum, aziz Hocam'ın da fikrime katılacağını biliyorum. Af, suçlular içindir.
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.