Çünkü bugün Hitler dendiği zaman insanların aklına İkinci Dünya Savaşı sonrasında, büyük ölçüde Yahudilerin tahakkümündeki sinema dünyasının, basın-yayın organlarının icad ve inşa ettiği Hitler tipi geliyor: Meczup, gaddar, cahil, nutuk budalası, toplama kampları, gaz odaları, gamalı haç, gadre uğramış ve katledilmiş Yahudiler... İkinci Dünya Savaşı bitinceye kadar bütün dünyada, hususen İngiltere'nin, Fransa'nın, Rusya'nın gadrine, işgaline uğramış ülkelerde, bu arada Türkiye’de de Hitler kesinlikle böyle biri değildi; dünyaya nadir gelen bir kahraman, hem de cihanı titreten bilge bir kahramandı.
1930'lu yılların TBMM albümlerine, üniversite yıllıklarına, gazete sayfalarına bakarsanız sizi ekseriyetle, şimdi sadece filimlerde gördüğünüz “Hitler bıyığı” karşılayacak. Bülent Ecevit'in babasi Prof. Fahri Ecevit'ten Prof. Fuat Köprülü'ye, Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı'ya... ayrı meşreplerde birçok Hitler bıyıklı zat... Orhan Seyfi Orhon, Ömer Asım Aksoy, İbrahim Alaettin Gövsa, Ahmet Emin Yalman, Ali Canip Yöntem... Cumhuriyet gazetesinin sahibi Nadir Nadi'nin, felsefeci Prof. Macit Gökberk'in de Hitler hayranı olduklarını bugünden geriye giderek tahmin edebilir misiniz?