Ertesi gün Ramazan'ın on yedincisi, Pazartesi'ydi. Rüyasındaki meleği bu sefer açık biçimde ve uyanıkken gördü. Yine ürperdi . Melek yanına yaklaştı ve ona abdest aldırdı. Anlamıştım, vakit bu vakit, an bu an, dem bu demdi. Yüzyıllardır beklediğim hakkın açılışı, hakikatin açılışı. .. Dostum İbrahim'in müjdesi. Dışarıya baktım, benimle birlikte bütün mahlukat, ağaçlar ve kuşlar, dağlar ve taşlar da kendi dillerince övgüler okuyarak, selamlar ve tespihlerle zikirlerederek açılışı bekliyorlardı........Kaç bin yıldır hasretle bekleşmede olanların göz aydınlığı ve müjdesiydi ... Ve elbette en güzel şarkı benimki olsun istedim. Dilim de nağmeler, kalbirnde aşk ... Her şeyi dikkatle izliyordum. Gül hakikati maddeden manaya, somuttan soyuta, müşahhastan mücerrede sirayet ediyor, zahir ile batın, kabuk ile öz, dış ile iç buluşuyor, dostum İbrahim'in ifadesiyle "Kainatın en güzel gülü" nihayet kendisi oluyordu. Gözler kamaşarak, diller tutularak ...
Dostum İbrahim'den bu yana mücadeleyi hep hakkın ve hakikatin kazandığını, insaniyetİn mükemmellik derecesine yükseldiğini görmüştüm; sonradan bozulsa bile ... Hatıralanın ve özlemlerimin beni gül hakikatinin telaffuz edileceği güne kilitlernesi bundandı. Galiba zulme ve karanlığa karşı vahyin ve nurun zaferini özlemiştim. İbrahim' e söz verdiğim şarkılan bir bir hazırlıyor ve dillendiriyordum ama en çok da onun söyleyeceği şarkıları bekliyordum, israf edilen insanlığı kıvama erdirecek, bozulan insaniyeti düzene koyacak şarkıları...
Kıl beni ey namaz
Çöllerden topla hücrelerimi
Rahmetinin serinliğinde yıka kalbimi
Kıl beni ey namaz
Ruhumu secdede yeniden fısılda bana.
Şah damarı yakınlığından emzir yetimliklerimi.