Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
❝Gece yağmur yağdığı için havada tatlı bir sonbahar serinliği vardı. Dumana, sise benzeyen şekilsiz bir bulut, güneşi saklıyor, denizin durgun yüzünde nereden geldiği belli olmayan uçuk bir aydınlık titriyordu. Uzakta yelkenleri sönmüş birkaç balıkçı kayığı gölge gibi hareketsiz duruyordu.❞
Sayfa 95
K R A L İÇ E D E N İZ Kızıl günün alevi çoktan sönüp Felç olmuşken güneşin süzülüşü, Siyah kadifeye sarınır deniz, Beyaz kakımla süslü. Kırıştıkça kırışır gece kıyafeti Yarı yarıya düşte gibi; On basit balıkçı kayığı, Aşık ve mahçup, tutarlar eteğini.
Reklam
Sekizinci Saatte, neşelenmiş ölüler, yeraltında yapılmış olan evlerinden Güneşi övmek ve parıltısını görmek için çıkan dirilmişlerin gürültü ve miyavlamalarını duyacaklardır. Dokuzuncu Saatten Onbirinci Saate kadar, metinlerin Agarit dediği cehennem dünyasının su ve ateşini göreceklerdir; kürekçiler o zaman, Güneş Kayığını terk edecekler ve esrarlı mağaralarına döneceklerdir. Gece yolculuğu sırasında kayığı çekmeye yarayan halat bir yılan olacak ve bir skarabe güneşe konacaktır.
Sabır Taşı ilk gün kendi kendime dedim ki onu artık bir daha görmeyeceğim ikinci gün yine aynı şeyleri lakin üzüntü ve tereddütle söyledim üçüncü gün de geçti ama
muazzam :d
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna: “Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur'an yazıp bitirdim,” demiş. Az sonra dostu söze girmiş: “Geçen Ramazan'da Kandilli'ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi'nde öyle bir fırtına çıktı ki… Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.” Mustafa İzzet Efendi bağırmış: “Yalan!” “Yalan ise, senin dün gece yazdığın Kur'an-ı Kerim çarpsın.”
Sayfa 218 - Panama YayıncılıkKitabı okudu
100 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.