Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Mutlak olan, tek kimsesizlik Allah'ın kimsesizliğidir... Allah, herkesin kimsesidir ama kimse onun kimsesi değildir. Bir diğer söyleyişle kimse kimseye kimse olmasa da Allah herkese ve her şeye kimsedir. Şeyler için yalnızlık ontolojik, kimsesizlik ise yaşamsaldır. İnsan içinde aynı durum geçerli. İnsanın farkı yalnızlığı ve kimsesizliği yaşayarak tecrübe ederek anlamlandırması: İnsan (Hz. Adem) yalnız olarak yaratıldı.. Hz Adem'in yalnızlığı cennette, kimsesizliği ise dünyada tattığına hükmetmek gerekiyor..."
"Yalnızlık kimsesizliğe göre emniyetli bir yöneliş; üçgen değil daire. Yalnızlık kendi içinde gezebilmenin, kimsesizlik başkalarının içinde gezmenin ve başkalarını kendi içinde gezdirmenin ürünü. Yalnızlık ilaç, kimsesizlik sabır ilacına muhtaç. Yalnızlık iç karanlığında herşeyi aydınlatmak, kimsesizlik aydınlıkta içini karartmak. Yalnızlık bekaya, kimsesizlik fenaya açılan kapı. Yalnızlık ezel ve ebed arasındaki serüven, kimsesizlik rahimle kabir arasında..."
Reklam
Biz ordudan evvel milletin ahlâkını düzeltmeliyiz. Namuslu ruhlar, milletini idrak etmiş şuurlu dimağlar, lekesiz vücutlar yetiştirmeliyiz.
BEYAZ LÂLE Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
'' Şu ağaçlar''der Mevlana, 'insan gibidirler, ellerini topraktan çıkarmışlardır. Yeşil dilleri, uzanan elleriyle, toprağın karnından sırlar anlatırlar' Aylardan nisandır, ağaçların damarlarına yürüyen bahar suyunun ayak seslerini duymaya ramak kalmıştır... Ömer Lekesiz
Namuslu ruhlar, milliyetini idrak etmiş bilinçli kafalar, lekesiz vücutlar yetiştirmeliyiz.
Sayfa 151Kitabı okudu
Reklam
_Tanrı, ışığı yaratmıştır. Demek ki ilk Üstad-ı Azam Mason, Tanrı’nın kendisidir. _Adem Baba, ilk masonlardandır ve Tanrı tarafından Cennete mason olarak kabul edilmiştir. Bu, masonluğun eylem olarak değilse de bir oluş kudreti olarak daima var olduğunu söylemenin bir tarzıdır. Çünkü masonluk, insan ruhunun ilk ve eski bir ihtiyacına cevap
“Selam şehri” olması nedeniyle, selamın şartlarının gereğince tahakkuk ettiği ve selam vasfının gasbedildiği zamanlarda da müminler için çift yönlü bir bileyi taşı olmayı sürdürür Kudüs.
“Bir kere İslâm toprağı olan yer, artık bir daha kafirin toprağı olamaz; başkalarının hükmünde olsa bile o toprak onların sayılamaz.”
İşte Kudüs... Toz bulutunun içinde duvağı dağılmış bir gelin gibi... Kırılmış parmaklarından sızılar damlattığı ağzı kırık bir testiden, Bakır bir maşrapaya su dolduruyor. Cebelü'l-Mükebber'den bir Bilal sesi bir Ömer gülüşü, Kıble Mescidi'nden yükselen ezan ağıdına karışıyor, Yollar düğümleniyor yolcunun hançeresinde, Bir dua ritmiyle kaldırıp ellerini, "Lâ havle ve lå kuvvete illâ billâh" diyerek Bakıp Yukarı'ya Bir pervanenin, kandilin alevine dokunduğu gibi Dokunuyor Kudüs'e.
Reklam
Görüp beğendiğimiz bir şeyi alabilmemiz için çalışmamız ve kazanmamız gerekiyor. İstemek, bir başına yetmiyor yani. "Bizimdir" demekle hiçbir şey bizim olmaz. Sloganların ötesine geçip projeler üretmeliyiz. Çalışmak, çabalamak, derinleşmek şart. Sadece ülkelerimizi değil, kendimizi de tahkim etmeliyiz. Daha şuurlu ve azimli olmalıyız. Kudüs'e defalarca gitmiş olan Ömer Lekesiz ve Kemal Öztürk ile yakın ilgisini bildiğimiz Mustafa Özel, Adem Özköse ve Ahmet Murat, müstakil birer kitap yazmalı mesela. Kudüs'le ilgili akademik çalışmalar, yayınlar, etkinlikler artmalı. Mescid-i Aksa pulları dahi etkili olacaktır. Bu pulların dünyayı dolaştığını düşünelim. Neyi koruduğumuzu veya kaybedeceğimizi her daim hatırlatmalıyız. Kudüs'ü sadece dilimizin değil, kalbimizin de gündeminde tutmalıyız. Sıcak ve taze.
Biz ordudan evvel milletin, Türklerin ahlakını düzeltmeliyiz. Namuslu ruhlar, milliyetini idrak etmiş bilinçli beyinler, lekesiz vücutlar yetiştirmeliyiz.
Dedikleri gibi uyku her șeyin ilacı mıydı? Mümkündü. Ama, ya uyanıldığında her şeyin yeniden başlaması, korkunç bir gerçek olan hayatla yeniden yüz yüze gelinmesi ve dün, önceki gūn, daha önceki gün onu çılgınlık duvarına yaslandıran özlemlerin, düşüncelerin yeniden hem de tüm canlılığıyla kafatasının altında yengeçler gibi üremesi.. Nasıl tahammül etmeliydi buna, nasıl?
Beklemek ki, vapurları uğurlayan martıların kanatlarından dönüş umutları devşirmektir. Beklemek ki, her șeyi bir soru ișareti olarak görmektir.
Kırılırdı kalp, gözbebeklerine kazınmış bir yüzün öteye çevrilmesinden. Kırılırdi kalp, yolları gözyaşlarıyla yıkanarak gelmesi beklenin gelmeyişinden.
328 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.