Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
...Y...
Ben bu gün anladım babamın beni sevmediğini yaptığı onca şeye rağmen belki içinde birazda olsa sevgi vardır dedim hep, hep küçük bi çocuk gibi sevilmediğim yerde bulunmaya çalıştım. Ben ne kadar yaklaşmaya çalışsam o uzaklaştı o sevsin diye ders çalıştım öğretmenlerim ona mesaj yazdı hiç umrunda olmadı belkide seviyodur ama belli edemiyodur dedim her vurduğunda canım acımazdı benim ama anneme her vurduğunda nefretim arttı benim canım acırdı annemin o güzel tenine her zarar geldiğinde benim canım acırdı bi de o zararı veren babam olduğu zaman dayanamazdım. Bu gün görüşüne gittim babamın. Bana hiç bişey demedi söylediği tek şey "sen kimsin" oldu. "Ben Yiğit dedim sevmediğin oğlun baba" dedim. O ise dönüp sadece şunu söyledi "Benim Yiğit diye bir oğlum yok" işte o an tüm nefretimin dışa çıktığını hissettim kendimi zor tuttum zorla dışarı çıktım tam 3 yıl, 3 yıl sonra babamı görmeye gittim canım acıya acıya çocukken hissettiğim sevgi orada bitti. Sevginin yerini nefret aldı. Belkide babam o küçük Yiğitle karıştırdı beni küçük Yiğit onu her koşulda severdi ama o asla sevmezdi İşte Yiğitin canı tamda bu gün yandı. Harbiden niye sevmedin beni baba...
26 MART 2024
Olm siz adam akıllı insanlar olsaydınız hiç kadınları bu sohbete dahil etmez konuyu uzatmadan Burhan ve babamla konuşurdunuz ama siz naptınız yine her zamanki gibi kendinizi büyük gördünüz. Neyse Allah büyüktür elbet bir gün hakkımız sorulacaktır. Tamam belki bu hırsızlık olayı tam gün yüzüne çıkmamış olabilir ama biz sizin ne olduğunuzu çok çok
Reklam
Anne olmak .. :((
Çocukken yatağımdan her kalkışımda, yerdeki yastık ve minderleri görüp, annemin dağınıklığından dolayı söylenip dururdum. Büyüdüm, evlendim ve nur topu gibi bir erkek çocuğu sahibi oldum. Oğlum da bana benzemiş olacak ki geceleri kıpır kıpır dönüp ikide bir yataktan düşüyor. Ve simdi ben, rahmetli anacığıma fatihalar okuyarak, yavrumun düşebileceği yerlere minderler seriyorum...
256 syf.
·
Puan vermedi
Hayat insanın yutkunamadığı , boğazında düğümlü kalan hislerden ibaretmiş.... Siyah pantolon yazarımızın çocukluğunun anlatıldığı bir eserdir. Siyah pantolon yazarımızın çocukken yaşadığı zorlukları, madi ve manevî sıkıntılarını kaleme aldığı bir eserdir. Kitabı okurken o duyguları derinlemesine hissettim, yaşanan olayları derinlemesine yaşadım. Eserde beni en çok etkileyen kısım kardeşi Rafet'in büyük bir heyecanla abisi Alişan'ı beklerken hayatını kaybetmesi ve babasının oğlunun cenazesini taşırken "Ben seni mezara değil pazara götürecektim. Kalk oğlum " sözleri oldu . Alişan'ın pantolonunu kardeşinin mezarına getirmesi ve ona giydirmek istemesi beni oldukça etkileyen sahnelerden biriydi. Ben bu kitaptan hayyatta her insanın yutkunamadığı bir hikayesinin olduğunu, zamanımız varken sevdiklerinizin kıyametini bilmemiz gerektiğini, ölümün zaman ve mekan tanımadığını öğrendim. Kitabının bazı bölümlerinde kendimi gördüm. Bu durumda bana hayatlar farklı olsa da hikâyelerin aynı veya benzer olabileceğini öğretti.
Siyah Pantolon
Siyah PantolonAlişan Kapaklıkaya · Yediveren Yayınları · 2021451 okunma
Kayanın fısıltısı
Çocukken, küçücük bir fidanın dev bir ağaca dönüşmesini izler gibi, bir taşın da heybetli bir kayaya evrilebileceğini hayal ettim. Masum bir inançla, toprağa ektiğim taşın her gün suyunu verdim, büyüyüp yeşermesini bekledim. Aradan haftalar geçmesine rağmen, taşın küçücük bedeni değişmedi. Annem, "Taşlar büyümez oğlum," dedi. O gün, taşların sadece sert ve soğuk olmadığını, aynı zamanda değişime de kapalı olduğunu anladım. Yıllar sonra, bu anı tekrar düşündüğümde, taş kalpli ve taş kafalı insanlarla kurduğum ilişkileri de hatırladım. Onlar da tıpkı o taş gibi, değişime ve gelişime karşı dirençliydiler. Kalplerini sevgiye ve merhamete açmak yerine, inatçılık ve katılık zırhına bürünmüşlerdi. Onlardan farklı olmak için, tıpkı doğa gibi yıkıcı ve kudretli olmayı seçtim. Kalbim volkanik patlamaların alevleriyle aydınlandı, ellerim yeryüzünün derinliklerinden fışkıran lavlarla kirlendi. Bu yıkıcı gücü, değişimin ve dönüşümün aracı olarak kullandım. Tıpkı doğanın fırtınaların ardından yeniden yeşermesi gibi, ben de yıkımdan sonra yeniden inşa etmeyi öğrendim. Taş kalpli ve taş kafalı insanlara inat, sevgi ve merhamet tohumları ekmeye devam ettim. Belki de bir gün, o tohumlar filizlenir ve buz gibi kalpleri eritir.
Çocukken devasa kayalıklara hayrandım Ben de yere bir taş ektim, haftalarca onu suladım büyüsün ve büyük bir kaya olsun diye, ağaçlar büyüyorsa o da büyümeliydi Annem, taşlar büyümez oğlum dedi. O günden sonra taş kalpli ve taş kafalı insanlara yatırım yapmadım
Reklam
Şövalye...
Babam, yıllar önce ben daha çocukken, "Şövalye kandır, oğlum," derdi. İmparatorun bir numaralı savaşçılarından olan bu adam kim bilir hangi savaştan geri dönmüş hangi kuşatmadan sağ kurtuşmuştu.
Sayfa 46 - Epsilon Yayınları
AFFETMEK BIRAKMAKTIR Kartopu attığım kadın öfke ile üzerime yürürken kendimi kötü hissetmiştim... O an bilinçaltıma hangi duygular yerleşiyordu farkında değildim... Bildiğim tek şey vardı; kadın kızgındı, beni aşağılıyor, suçluyordu... Yaşadığım suçluluk duygusu o gün beni çok etkilemişti... Yıllar sonra keyifli bir aile ortamında, nereden geldi
178 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.