376 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
Günah Keçisi Yeniçeriler
Klasik Türk tarih anlayışında devletin zayıflamasında, gerilemesinde, dağılmasında ya da tamamen yıkılmasında yöneticilerin hatasının olmadığı düşünülür ve hep bir günah keçisi aranır. Çünkü Orta Asya’dan beri hükümdarın Tanrı tarafından tahta çıkarıldığı (Kut İnancı) düşünülmektedir. Hatta Osmanlı padişahları kendilerini “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olarak nitelerler. Bu nedenle devletin içinde bulunduğu olumsuz durumlarda hep dış ya da iç mihrakların etkili olduğu düşünülür. Osmanlı’nın zayıflaması sürecindeki iç mihraklardan birisi de Yeniçeriler olarak görülmüş ve özellikle 17. yüzyıldan itibaren yaşanan her olumsuzluk Yeniçerilerin sırtına yüklenmiştir. Bu eserde yazar gerçekte tek suçlunun Yeniçeriler olmadığını gayet güzel ve akıcı bir dille anlatmış. Ayrıca kitabın ikinci bölümünde ise Kapıkulu teşkilatı ile ilgili ayrıntılı bilgiler verilmiş. Bu alana ilgisi olanların mutlaka okuması gereken bir kitap.
Yeniçeri Ocağı Tarihi ve Yasaları
Yeniçeri Ocağı Tarihi ve YasalarıOrhan Sakin · Doğu Kütüphanesi · 20193 okunma
İbn Haldun Yasası
“Klasik” dediğimiz Osmanlı düzeni 16. yüzyılın ortalarından itibaren değişime uğradı. Değişime yol açan etkenlerden biri şudur: 5. İbn Haldun “Yasa”sının Etkileri: 14. yüzyılda Mısır’da yaşamış olan ve kimilerince toplumbilimin babası sayılan Tunuslu İbn Haldun, Mukaddime adlı yapıtında İslam tarihini inceleyerek çok dikkate değer sonuçlara
Reklam
-"Türklerden adam olmaz," düşüncesi sürekli pompa lanıyor mu? O.S.: Millete aşağılık duygusu aşılıyorlar. Türk tarihi son sürat tahrif ediliyor. Hem romancılar, hem filim yapımcıları, senaristleri gerçekle alakalı olmayan şeyleri halka yalan yanlış yansıtıyorlar. Padişahları aşk kölesi, kanunsuz nizamsız, valide sultanları ise yabancı ajanlar olarak gösteriyorlar. Bu tarihi şahsiyetlerin vebali olmaz mi sanıyorlar? Aç arşivleri bak, yapılanlara bak. Osmanlı hiçbir belgesini atmamış, saklamasını bilmiş. Biz güya ileriyiz ya, onların bize bıraktığı arşiv defterlerini bile korumaya aciz kalıyoruz. Dünyadan herkes Batılılar, Japonlar gelip Osmanlı arşivlerinden büyük medeniyetin 622 nasıl ayakta durmasının başarı sırlarını çözmeye, anlayamaya çalışırken bizler yalancı filimlerden tarih öğrenmeye çalışıyoruz. Milletin kafası gönlü karıştırılıyor.
Yavuz Sultan Selim Han (1512-1520)
Haremeyn yani Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere Osmanlı idaresine alındı. Yavuz Sultan Selim Han "Halife" oldu. Ve bundan böyle Osmanlı padişahları aynı zamanda halife de oldular.
Sayfa 119 - Çamlıca Basım Yayın
Sultan 2. Murad Han (1421-1451)
Osmanlı padişahları devletin temelini ve idaresini çok güzel kurdular. En güzel binaları yaptırıp, en güzel kitapları yazdırdılar. Sanata değer verdiler.
Sayfa 75 - Çamlıca Basım Yayın
Alevi- Sünni; tarihsel bakış açısı nasıl olmalı?
Başta Yavuz Sultan Selim olmak üzere, diğer Osmanlı padişahlari da kendilerini, Safeviler karşısında Ehl-i Sünnetin hamisi olarak görmüşlerdir. Böylece Kızılbaşlık, çift yönlü olarak Sünni karşıtlığı şeklinde konumlandırılmıştır. Bu durum bugünde, Alevilik ile ilgili tartışmalarda, Alevilerin kendilerini Sünniliğin karşısında durmak gibi bir zorunlulukla karşı karşıya getirmektedir. Oysa, konuya bilimsel açıdan yaklaşıldığında, İslam'ın Sünnilik anlamına gelmediği açıkça görülecektir. Sünnilik, İslam'ın bir tür anlaşılma biçimidir; üstelik sınırları en belirsiz olan, en son kurumlaşan bir anlaşılma biçimidir. Bütün mezhep ve meşrepler, İslam'ın anlaşılma biçimindeki farklılaşmalarin tezahürlerinden başka bir şey değildir. ADI NE OLURSA OLSUN HİÇ BİR MEZHEP İSLAM İLE ÖZDEŞLESTİRİLEMEZ. Kızılbaşlığin, İslam'ın içinde mi dışında mı olduğu şeklindeki tartışmalar büyük ölçüde "abesle iştigal" niteliği taşımaktadır.
Sayfa 573Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.