“İnsanların benden çekip alamayacağı tek şey, ruhumla konuşmanın zevki. İnsanların anlamdan yoksun yargılarına ve şu kısacık hayatın küçücük olaylarına gereğinden fazla değer verdiğimi gördüm.”
"Uygar insan kölelik içinde doğar, yaşar ve ölür. Doğuşunda bir kundak içinde dirilir; öldüğünde bir tabutun içinde çivilenir; insan şeklini koruduğu sürece, kurumlarımız tarafından zincirlenir."
Hareket eden madde bana bir iradenin varlığını gösteriyorsa, belli yasalara göre hareket eden madde de bana bir zekânın varlığını gösterir: Bu benim ikinci inancım. Davranmak, kıyaslamak, seçmek, etkin ve düşünen bir varlığın işleridir. Öyleyse, bu varlık vardır. Onun var olduğunu nerede görüyorsun, diyeceksiniz bana. Yalnızca gürleyen göklerde, bizi aydınlatan yıldızda, yalnızca bende değil, otlayan koyunda, uçan kuşta, düşen taşta, rüzgârın alıp götürdüğü yaprakta da görüyorum.
"politik bütün iki türlü ölçüye vurulabilir: toprağın genişliği ya da halkının nüfusu. devleti insanlar kurar, insanları toprak besler. Bu oran şudur öyleyseyse; halkın geçinmesine yetecek kadar toprak, toprağın besleyeceği kadar da insan bulunacak. çünkü toprak gereğinden çok olursa işleme yükü o ölçüde ağır olur, yarım yamalak ekilir, fazla ürün verir bu da kısa sürede savunma savaşlarına yol açar. toprak yeterli ölçüde değilse o zaman devlet istediklerini gerçekleştirmekte komşularına bağımlı olur, bu da kısa sürede saldırı savaşlarına götürür."