Kırgızlar kendilerini, refah ve bolluk içinde bıraktıkları kamplarını daha sonra yerle bir olmuş bir halde bulan kırk bakirenin karşılarına çıkan başıboş vahşi köpeklerle birleşmelerinden doğduklarına inanırlar.
Hristiyanlığın kutsal topraklarını Türk zulmünden kurtarmayi amaçlayan, dinsel bir coşku hareketi olarak anlatılan Haçlı Seferleri, aslında Hristiyanlığın Müslümanlığa, Avrupa'nın Asya'ya uzun bir süredir düşünülen ve hazırlanan karşı saldırısıydı. Bilinen acı sona karşın Haçlı Seferleri yine de tartışmasız bir başarıydı; çünkü Batı yönündeki Türk baskısın durdurdu. Bu baskı, bu ilerleyiş yeniden başladığı zaman ise artık çok geçti. Çünkü o sırada Avrupa Ortaçağ'dan çıkmıştı ve gerek ekonomik, gerek teknik üstünlüğünü sağlayacağı dönemin arifesinde olduğu için, artık bu baskıya direnecek, hatta ona üstün gelmesini sağlayacak olanaklara sahipti.
Onları harekete geçiren başlıca güç zenginliklerden çok kadın düşkünlüğüydü. Cengiz Han bunu büyük bir dobralıkla ifade edecektir: "... düşmanımın karısını ve kızını kollarıma almaktan daha büyük bir haz yoktur..."
Hazarların tarihinin esasını oluşturan unsur onların askeri başarıları değil, tam tersine Bizans'la yaptıkları ittifak ile barış ve din politikalarıdır.