Öncelikle kitap beklentilerimi çok aştı. Uzun zamandır bu kadar sürükleyici bir macera okumamıştım. Kitap sizi ilk sayfalardan içine alıyor ve boğucu bir distopyada özgürlük mücadelesi vermeye zorluyor. Zorluyor dediğime bakmayın içindeyken her bir karakterle birlikte kendinizi kurtarmaya çalışmak en keyif aldığım kısım oldu. Lunulata’nın hırslı doğası, Arm’ın nezaketi, Beau’nun neşesi, Dante’nin gücü ve Hodbin’in kurnazlıkları sizi insan doğasıyla yüzleştiriyor. Bu kitapta siyah ve beyaz karakterler yok! Neredeyse hepsi gri ve hepsinin kusurları var bu da hikayeyi daha da derinleştirmiş. Ama sanırım favori karakterim Otto olarak kalacak… Dili son derece akıcı olmasına rağmen masalsı bir havası da var. Normal de ortalara doğru yorulan bir okuyucu olmama rağmen
maceranın temposu bir an düşmeden tek oturuşta bitirdim. İkinci kitabı merak ettiren bir finalle hikayeyi kapattık. Demem o ki okuyun okutturun. Pişman olmayacaksınız
“Geri gel! Geri gel!” diye bağırdılar. “Seni Mordor’a götüreceğiz! “
“Geri gidin!” diye fısıldadı Frodo.
“Yüzük! Yüzük!” diye bağırdılar zehirli sesleriyle; liderleri derhal atım suya sürdü, diğerlerinden ikisi de hemen peşinden nehre girdiler.
“Elbereth ve Güzel Luthien adına,” dedi Frodo son bir gayretle kılıcım kaldırarak, “ne beni ne de
: Bırakın ilahi sistem halletsin
Mars Koç burcunda 6. evde sağlık konularında bazı operasyon ve ameliyatlar gündeme gelebilir, beklenmedik masraflar öne çıkabilir. Bu sizi korkutmasın, bir sağlık sorununun sonuna gelinmiştir ve size şifa getirecektir. Göz, baş ve boyun rahatsızlıkları artabilir. Kazalara, çarpma, düşmelere dikkat edilmelidir. İki seçim arasında kalmak, kararsızlık yaşanabilir, her konu seçenekleriyle ele alınabilir, pozitif- negatif yönleri değerlendirilebilir. Dolunay meseleyi tamamlayacaktır.
Hayatı sorgulayabiliriz, sorularımıza cevap arayabiliriz, taleplerimizi açık bir şekilde dile getirebiliriz. Burada gri renge yer yoktur, siyah ya da beyaz gibi keskinlik istenebilir. Ancak bazı sorular cevapsız kalabilir, bazı şeyler zamana ihtiyaç duyabilir. Alternatif yollar aramak, seçenekleri arttırmak bu dönemde işe yarayabilir.
Edip Cansever, çocukluğu gökyüzüne benzetmiş. Ve eklemiş: "Çünkü hiçbir yere gitmez. Asla kaybolmaz."
İnsanın çocukluğu gökyüzü gibiydi. Başımızı kaldırdığımızda ilk gökyüzünü görürdük, insan da ne zaman ruhunun en kuytularına bakmaya karar verse ilk çocukluğunu görmez miydi? Aslında her birimiz, çocukluğumuzda kaderimiz tarafından elimize verilen kalemle boyardık gökyüzümüzü. Mavi, beyaz, gri ya da siyah... Kocaman insanlar olduğumuzda hâlâ hayata o renklerle bakacağımızı bilmeden kendi ellerimizle şekillendirirdik hayatımızı ve dünyamızı.