Herkes kitap okumak zorunda mı? Peki ya herkes herşeyi biliyor ve her konuda yorum yapabiliyorsa bildiklerini -bildiğini sandıklarını- nereden öğreniyor?
Çevremde birçok insan(eğitimciler dahil) kitap okumuyor en büyük bahaneleri zamanlarının olmadığını iddia etmeleri. Elbette ağır işlerde çalışan,fiziksel olarak çok daha fazla yorulan kişileri konunun dışında tutuyorum. Sosyolojik,ideolojik ve psikolojik yanını bir tarafa bırakırsak(elbette çok önemli) kitle iletişim araçlarının(internet,tv,sosyal medya,dizi-film platformları) toplumun genelinde ne gibi yansımaları olduğunu kafelerde,evlerde,sokaklarda,iş yerlerinde,toplu taşıma araçlarında gözlemlemek zor değil.
Algılar,reklamlar dünyasında yaşıyoruz,herşey çabucak elde ediliyor,çabucak tüketiliyor. "Bana göre öyle","ben böyle düşünüyorum" demek ne kadar nesnel olabilir? Okumadan neyi nasıl öğreniriz,nasıl nesnel tavırlar alabiliriz?
Tekrar "kitap okumaya zamanım yok" bahanesine dönelim. Gün içinde dizilerin,filmlerin,yarışmaların bol bol izlendiği,sosyal medyada uzun uzun geçirilen zamanların bu kadar çok olduğu ortamda kitap okumak için zaman ayrılmıyorsa bunun adı kolaycılıktır,bunun adı tembelliktir,kaçıştır.
Zaman mı kısaldı,vaktimiz mi dar?
Zamanımız bize mi ait yoksa Kapitalizmin zamanına mı teslim olduk?
Gönüllü olarak başkasına ait zamanın başrolü olmak isteyenler kendi zamanlarını yaratamazlar.