“Bu madde, "Ebedi Şef" ve "Ebedi Genel Başkan" şekillerinde, partinin kapatıldığı 1982 yılına kadar korunacaktır.
Tek Parti devletinde parti umumi reisliği, önemsiz bir makam değildir. Gerek 1927 tüzüğü 20-23 maddeler, gerekse 1931 tüzüğü 18.-20. maddeler uyarınca, "Fırka namına söz söylemek salahiyetini ancak umumi reis haizdir." Umumi reis ile onun re'sen seçtiği ve azlettiği bir başkan yardımcısı ve bir genel sekreterden oluşan üç kişilik Parti Başkanlık Divanı, "Büyük Millet Meclisi intihabını [seçimini] idare ve Firkanın mebus namzetlerini tespit eder." Milletvekili adayları, "umumi reis tarafından ilan olunur" Bir başka deyimle CHP tüzüğü, devletin en üstegemenlik organ olan TBMM seçimlerini "yönetmek" ve Meclis üyelerini belirlemek hakkını, geri alınmaz ve değişmez bir sekilde, Mustafa Kemal'e ve onun istediği gibi secip azledebildiği iki kişiye bırakmaktadır.
Tarihte hicbir Osmanlı padişahının mebusan meclisi üyelerini belirlemek yetkisine sahip olmadığı hatırlanmalıdır Ayan Meclisinde (senatoda) ise padisahın atama yetkisi var, fakat azil yetkisi yoktur.
İşin veraset yönü bir yana bırakılırsa, Osmanlı saltanatı ile Tek Parti cumhurbaşkanlığı arasında hangisinin "monarsi" tanımına daha fazla girdiği, tartısılmaya değer bir konudur.”