Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
03 Haziran 1972: Türkçüler Derneği Kurultayı MHP ile İlişkiler Kopuyor Türkçüler Derneği ile MHP arasındaki ilişki, 03 Haziran 1972 Cumartesi günü yapılan Türkçüler Derneği Kurultayı'nda kopmuştur. Kurultayda Muzaffer Eriş başkan, Orhan Tuncer ikinci başkan, Abdülhalûk Çay genel yazman, Erdoğan Saruhanlıoğlu genel yazman seçilmişlerdir.
Ötüken Dergisinin İşleri: Ötüken'e gelen şiirleri okuyup basılabilecek olanları seçmek de Atsız'ın işidir. Bu arada bir de roman yarışmasında jüri üyesidir: "Ötüken hakkındaki tenkitlerinde de haklısın ama ne yapalım? Eldekiler bunlar. Daha iyi şiir istiyorsun. Ben, bana gelen okkalarla şiirin en iyilerini seçip Sançar'a
Reklam
Şeyh Sait'in ordusunu dağıtan Türk askerlerin söylediği marş:
Gök kubbenin altında Atalarım yürüdü. Albayrağın altında Yeni Turan büyüdü.
Ve final! Astık gitti!
İdam sırası Şeyh Sait'e gelmişti. Gömleği giydirdiler. Sesini çıkarmadı. Kabullenmiş bir hali vardı. Sehpaya doğru sakin ilerledi. Bir dua okuyordu. Sandalyenin üstüne çıkarıldı. İlmik boğazına geçirildi. Bir tekme. Kadınlar haykırdılar: "- Kahrol!" Kahrolmuştu. Kahrolmuştu ve hiçbir şey olmamıştı. Oysa, Diyarbakır'ın yarısı o gece evinde değil, dışarda yatıyordu. Bir efsane şehirde dolaştırılmıştı: Şeyh Sait asılırken zelzele olacaktı. İdam sahasındaki halkın içinden bir alkış daha kopdu. Bir kadın bağırdı: " - Hani, alçağın kerameti? İpi bile kopmadı.." Diyarbakır'ın üzerine yeni bir gün doğuyordu. Türkiye'nin üzerine yeni bir gün doğuyordu. Gericiliğin başı ezilmişti. 1925'te. Ama onu hortlatma çabalarının sonu gelmiş miydi ki?
Sayfa 159 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VIII - Sabaha Karşı, 47 SehpaKitabı okudu
Gazeteciler Şeyh Ali 'ye hastalığının ne olduğunu sordular. Belsoğukluğu idi. Sırıtarak: "- Bir gece ayazda yaztım. Belim üşüdü" dedi. Başka suçlularda da aynı hastalık vardı.
Sayfa 156 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VIII - Sabaha Karşı, 47 SehpaKitabı okudu
Suçluların elleri kelepçelendi. Şeyh Sait'in elini bir genç jandarma subayı kelepçeledi. İsyanın liderinin başına, sanki dünyalar yıkılmıştı. İdam cezasına çarptırılacağını tahmin etmemişti. Kendisine. duruşmalar devam ederken akşamları, eğer her şeyi iyi söylerse sürgünle işi atlatacağı ümidi verilmiş. Şeyh Sait buna bel bağlamıştı. Şimdi ise, bütün hayalleri son buluyordu.
Sayfa 154 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VIII - Sabaha Karşı, 47 SehpaKitabı okudu
Reklam
Kararı Başkan Mazhar Müfit Bey okudu. Bir defa İstikliil Mahkemesi, kendi bölgesindeki tüm tekke ve zaviyeleri (küçük tekke) kapatıyordu. Çünkü buraların birer fesat yuvası olduğu duruşmalar sırasında meydana çıkmıştı. Şeyhler orada kendilerine fılfıhiyet veriyorlar ve halkı şahıslarına taptırıyorlardı. Tekkeler ve zaviyeler onların elinde günah işlenen yerler haline gelmişti.
Sayfa 153 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VIII - Sabaha Karşı, 47 SehpaKitabı okudu
Sorgulara 30 Mayıs’ta devam edildi. Savcının talebi üzerine olayla ilgili başka sanıklar da davaya dahil olundular. Bunların arasında Cemilpaşazade Ekrem Bey de vardı. Sanıklardan Şeyh İsmail ve kardeşi Abdüllatif, Cemilpaşazade'nin Şeyh Sait'e Kürtçülük konusunda mektup yazdığını bizzat Şeyh Sait'ten duyduklarını söylediler. Şeyh Sait bunu şiddetle reddetti. "- Yalandır. İftiradır." dedi. Bütün savunmasını, din uğrunda kıyam ettiği temeline dayadığı ve Seyit Abdülkadir ile arkadaşlarının akıbetini bildiği için Müstakil Kürdistan işine karıştırılmaktan dikkatle kaçınıyordu. Başkan sordu: "- Şeyh yalan söyler mi?" Sait bir an düşündü. Sonra yavaş bir sesle: "- Eh, söyler ya... Allah bilir!" dedi.
Sayfa 146 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VII - İşte, İrtica Dediğin…Kitabı okudu
Sorguya mahkeme üyesi Ali Saip Bey devam etti. Şeyh Sait din hükümlerinin zedelendiğini ileri sürmüştü. Ali Saip Bey bununla neyi kastettiğini sordu. Şeyh Sait dedi ki: " - İçki yasağı kaldırıldı." "- İslama kılıç çeken, İslam değildir hadisinden haberiniz yok mu?" Şeyh Sait cevap verdi: "- İslamlara din hükümleri bıraktırılmıştı!" "- Hamdolsun, hepimiz Müslümanız. Kuran okuyoruz. Zekat veriyoruz." Şeyh Sait önce direndi: "- Din ahkamından hangisi var?" Ali Saip Bey ise sertleşti: "- İslamda senden daha alimi yok mudur?" "- Çoktur..." "- O halde?" Şeyh Sait yavaş bir sesle: "- Aklımın kıtlığından." dedi.
Sayfa 145 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VII - İşte, İrtica Dediğin…Kitabı okudu
26 Mayıs Salı günü, Diyarbakır'daki sinema salonu daha da kalabalıktı. Şimdi sıra, isyanın askeri şeflerinde, ismi üç aydan beri bütün Türkiye'de bilinen Şeyh Sait ve arkadaşlarındaydı. Şeyh Sait, Şeyh Abdullah, Şeyh İsmail, Şeyh Şerif, Şeyh Ali, Abdüllatif, aşiret binbaşılığından emekli Kasım Bey, Hacı Halit, Abdülhamit, Kamil, Çerkes Reşit, binbaşı emeklisi İsmail, mollalar, ağalar ve adamları süngülü askerlerin arasında salona getirildiler, yerlerini aldılar. Hepsinin ürkek, endişeli hali vardı. Şeyh Sait mütemadiyen okuyup üflüyor, üzerine çevrilmiş olan sinema makinelerine hışımla bakıyordu. Fotoğrafları gazetelerde bir hafta önce çıkmıştı. Beyaz sakalında gene kına vardı. Dinleyiciler en ziyade dikkatle onu süzüyorlardı. Birkaç gün önce aynı salonda Seyit Abdülkadir ve kumpanyasının idam cezasına çarptırılmış olduğu sanıkların meçhulü değildi. Yargıçlar kurulunu dikkatle tetkik ediyorlar, onun mensuplarının yüz ifadesinden bir şeyler çıkarmaya çalışıyorlardı.
Sayfa 140 - İkinci Bölüm: Size Şeyhleri Takdim Ederim | VII - İşte, İrtica Dediğin…Kitabı okudu
375 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.