Eşref Ali et-Tehânevi ise şöyle der: “Günah işlemekle kalp ve beden zayıflar. Kalbin zayıflığı, hayırlı işlere karşı gayretin azalıp tamamen yok olmasıdır. Beden zayıflığına gelince, o kalbe tabidir. Kalp zayıf olunca, beden de zayıf olur.”
rihle kitapKitabı okudu
Ölüm Döşeğinde de İlim! Muhammed Taki Osmâni şöyle dedi: “Örnek almamız gereken bir diğer isim de Fetava-yi Azizi isimli 10 ciltlik eserin sahibi olan Müfti Azizürrahman (18921927) Hazretleridir. Ruhunu teslim ettiği anda elinde göğsünün üzerine düşen bir fetva vardı. Beşikten mezara kadar ilim tahsilinde bulunmak işte budur. Böyle bir iştiyak duymadıkça, ilmin değerini ve kıymetini bilemeyiz. Ne yazık ki bugün herkes kendini âlim olarak adlandırıyor. Dilimizden; “Ben âlimim' şeklinde laflar dökülüyor. Âlimlik iddiasında bulunmadan önce şu hâdise üzerine azıcık olsun düşünelim: Tâbiin'in büyük imamlalarından Hasan-ı Basri bir gün yolda yürürken yanından geçen biri; Ey fakih!” dedi. Hasan-ı Basri döndü ve şöyle dedi: “Daha önce hiçbir fakih gördün mü ki bana fakih diyorsun?!” Bu hâdise İslâm'ın altın çağında vuku bulmuştu; ancak bugün bizler kendimizi ulemâdan addediyoruz. Mevlana Eşref Ali erTehânevi, kendisinin ilim talibi olduğunu söylerdi. Babam ve Dr. Abdulhayy Ârifi'nin naklettiğine göre Eşref Ali et-Tehânevi şöyle demiştir: “Dünyadaki bütün aydınlar ve filozoflar bir araya gelip bir meseleye dair itirazda bulunsalar, bu fakir (kendisini kastediyor) Allah'ın izniyle hepsini iki dakikada susturur.” Buna rağmen O, kendisini hiçbir zaman âlim olarak görmeyip her daim ilim talebesi olduğunu dile getirmiştir. Bizler ise bırakın âlim olmayı, ilim talibi bile değiliz.” s.147
Reklam
Benim çırpınışlarım sevinçten değildir. Ele geçirilmiş kuş da çırpınır. Umursamazlığım da sevincimden değil. Bazı olayları hatırlamamdandır.
Söz gelimi bir insan hayatını hırsızlık yaparak kazanıyorsa, onun, yaşantısında insanlara merhametli davranması, hak hukuk gözetmesi, dürüst ve samimi olması... mümkün değildir. Yani o kimsenin "temiz" olması kabil değildir. Eşref Ali et-Tehânevî (k.s.) bu meseleyi şöyle bir misalle açıklıyor: "Kirli aynayı halis, saf su ile yıkarız; pırıl pırıl olur ve bakanlar temizliğinden hayrete düşerler. Fakat ayna, idrarla yıkanacak olursa, üzerine bulaşmış olan (kaba) pislikler yine gider ve yüzü şüphesiz temiz gibi olur. Olur amma, gerçek anlamda temiz ve pak olmuş sayılmaz. Bakanların hayretini mucip olmaz ve onları saf (net) olarak göstermez. Çünkü ayna henüz pistir. Bunun için insanlar onu kirli görür, beğenmez, ondan ikrah eder. Öyleyse yaşayışı İslâm şeriatı ile çatışan herhangi bir kimse için Allah'ın rahmetine sığınmak, ahirette felaha nail olmak mümkün değildir.
Sayfa 216Kitabı okudu
Eşref Ali et-Tehânevî hakkında Abdülfettah Ebû Gudde şöyle der: "Hicrî 1362 yılında vefat eden Hindistan Şeyhi Mevlana Hakimu'l-Ümme Eşref Ali et-Tehânevi seksen bir yıllık ömrünün yaklaşık kırk yılında yazdığı eserleri bini aşmıştır. Bu da Allah'ın dilediğine verdiği bir lütfudur."
9500 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
457 günde okudu
Hadislerle Hanefi Fıkhı Eşref Ali et-Tehânevi (r.h.) Misvak Neşriyat olarak, hassas bir çalışmayla “İ’lâüs-Sünen” isimli eseri Arapçadan Türkçeye terceme ederek istifadenize sunmuş bulunuyoruz. Hanefi Mezhebi‘nin hükümlerini, hadis-i şeriflerdeki delilleriyle anlatan bu kitap; et-Tehânevî tarafından 20 yıla yakın bir zamanda yazılmış, bütün İslam
Hadislerle Hanefi Fıkhı (20 Cilt Takım)
Hadislerle Hanefi Fıkhı (20 Cilt Takım)Zafer Ahmet el-Osman et-Tehanevi · Misvak Neşriyat · 20162 okunma
Reklam
39 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.