Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
662 syf.
3/10 puan verdi
Bir dönemin en çok konuşulan başlıklarından biri diyebileceğimiz konu. Benim gibiler göre de M.Kemal'in sözde Latin harflerini getirip eski ile bağımızı koparmanın ileri bir versiyonun adıdır köy enstitüleri. Her ne kadar kendini geliştirmek için bir çok farklı düşünürden etkilendiğini söyleyip bunları da bir potada eritip sanki bu ülkenin
Devrim Açısından Köy Enstitüleri ve Tonguç
Devrim Açısından Köy Enstitüleri ve TonguçEngin Tonguç · Ant Yayınları · 19701 okunma
1961’in başında göreve başlayan Kennedy,1 Mart 1961’de ise Barış Gönüllüleri Örgütü’nü kurmuştur. Evet,artık 60’lı yıllarının Anadolu köylerinde enstitülüleri kapatan zihniyet köyün kalkınması için Amerikalı gençlere umut bağlamıştır.
Sayfa 243Kitabı okudu
Reklam
Charles Gide’nin tanımında kooperatifçilik kârı ortadan kaldırma amacını güden bir birleşme olarak tanımlanmaktadır.Verilmek istenen esas tema,kapitalizmin kaldırılmasıdır. Kooperatifçilik kavramını sozlük anlamı ne kadar da enstitülere uygun olduğu ortadaydı.Kooparetif kişinin tek başına altından kalkamayacağı bir yükü kolektif bir yapı içerisinde gerçekleştirmesiydi.’Çağdaş anlamda kooperatifçilik,19.yy’ın ortalarında gittikçe artan kapitalizmin ağırlığından bunalan insanların ekonomik sorunlarına çözüm bulmak amacıyla bir araya gelmeleriyle ortaya çıkmıştı.’ 30’lu yıllarda özellikle hayata soldan bakan Türk aydını için kooparetifçilik,kapitalizmin sömürüsüne karşı bir duvar olarak görüşmüştü: ‘Her günkü hayatımızda,alışverişimizde,istihsal ve istihlakimizde ve ezcümle sosyal be ekonomik,münasebetlerimizde kooperatifçilik bizi kapitalistlere,tüccarlara,sığıntı ve tufeylilere karşı koruyacak ve çaldırtmayacak ,aldatmayacak olan yegane düzendir…
İsmet İnönüye Köy enstitüsünde farklı yemek verilmesi üzerine
-Bu okulda ayrıcalık yapılır mı? Okul müdür Rauf İnan cevaplar: -Hayır Öğrenci sorularına devam eder; -Fakat okulumuza ziyarete gelen İsmet İnönü’ye niçin özel yemek verdiniz? Rauf İnan:Evet İsmet İnönü bizim Cumhurbaşkanımızdır ama biz özel yemekleri Cumhurbaşkanı olduğu için değil,şeker hastası olduğu için verdik.Sizin içinizdr de perhizi olanlar var.Nasıl onlara farklı yemek çıkartıyorsak Cumhurbaşkanına da çıkardık. Öğrenciler bu açıklamayı kabul eder ve soru işaretleri ortadan kalkar.
Köy enstitüleri sistemi başlı başına ne bir okuma-yazma kampanyası,ne bir köy kalkınması sorunu,ne bir öğretmen yetiştirme çabası,ne bir okul yapımı girişimiydi.Temel amacı bakımından,tarihsel koşulların hazırlandığı bir olanaktan yararlanarak iktidara katılıp elde edilen yürütme gücü ile emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiğiydi.
Köylü,ovadaki ve yollar üzerindeki köylerini bırakmış,resmi sıfatlı kişilerin erişemeyeceği,gözden uzak noktalarda 5-10 hanelik yerleşme bölgelerine sığınmıştır.Tarihimizde buna’Büyük Kaçgun’denmektedir.
Reklam
Medeni Kanunu’nu hazırlama çalışmalarında ise kadronun eksikliği oldukça hissedilmişti.1924 senesinde başlamış ve yirmi altı bilginden oluşan bir komisyon sürekli olarak on dört ay çalışmıştı.Bu hummalı çalışmaya rağmen niye İsviçre Medeni Kanunu kabul edilmiştir?Dönemim hukukçularından Necip Ali(Küçüka)bu durumu Ülkü dergisine şöyle açıklıyor: Komisyon yıllarca toplandıktan sonra müspet olarak ancak yüz küsur madde tespit edebilmişlerdi…Bunun için yeni hukuk zihniyetinin son ifadesi olan İsviçre kanunu medenisini alma gayet tabii ve gayet makul görüldü.
Engin Tonguç, babasının Arıkan'ın ölüm haberini alın­ca hemen gittiğini, Arıkan'ı yatağında ölü yatarken gördü­ğünü eve dönünce anlattığını bildiriyor. İsmail Hakkı Tonguç'un görüp anlattıklarını Engin Tonguç'tan dinleyelim: “1947 yılı sonlarıydı. Bir sabah evden telefonla babamı aradı­lar. Arayan kimdi bilmiyorum. Acele çıkıp gitti. Daha sonra bize kendisine Arıkan'ın ölümünü bildirdiklerini, ona gittiğini, Arıkan'ın yatağında cansız yattığını gördüğünü, yatağın yanındaki masada bazı ilâç kutuları ve bir kağıt üzerine çizilmiş bir mezar resmi bu­lunduğunu anlatacaktı." Bu tablo, tipik bir intihar tablosuydu.Ne var ki, gazeteler Arıkan'ın ölüm nedenini kalp krizi olarak vereceklerdi.
Sayfa 570 - Kilit YayınlarıKitabı okudu
Ama Bunu Bizim Coğrafya Öğretmenine Nasıl Anlatırdık?
Tonguç 1945'te İvriz Köy Enstitüsüne gidecekti. Beni (oğlu Engin Tonguç'u) de götürmek istiyordu. Lise öğrencisiydim. Birkaç gün sonra coğrafyadan sınava girecektim. Evde kalıp ders çalışmak zorundaydım. Kesinlikle gitmeyeceğini anlayınca sinirlendi. " Bir gün gelecek, gelmediğine pişman olacaksın. Belki de orayı bir daha hiç görmeyeceksin. Sınav, sınav... Ne çıkacak bu sınavlardan? Coğrafya sınavıymış! Coğrafya çalışmanın böyle bir geziden daha iyi şekli olur mu?" Doğruydu. Ama bunu bizim coğrafya öğretmenine nasıl anlatırdık?
Sayfa 82 - LiteratürKitabı okudu
264 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
7 günde okudu
. . KÖY ENSTİTÜLERİ DOSYASI . .
Biz yoksulduk; biz ve bizden sonrakiler yoksul olmasın diye çalıştık KÖY ENSTİTÜLERİ ( 1940-1954 ) Her ne kadar Köy Enstitüleri konusunda çeşitli kaynaklardan araştırma yapmış olsam da sadece Köy Enstitüleri hakkında hazırlanmış derli-toplu, anlatımı güzel olan bir kitap bakınmaktaydım bir süredir. Araştırmalarım sonunda bu kitabın en uygun
Köy Enstitüleri Dosyası
Köy Enstitüleri DosyasıAhmet Özgür Türen · Destek Yayınları · 2018439 okunma
Reklam
Bu konuda, enstitülerin fikir babalarından İsmail Hakkı Tonguç'un oğlu Engin Tonguç'un açıklaması şöyle: "Köy Enstitüleri sistemi başlıbaşına, ne bir okuma-yazma kampanyası, ne bir öğretmen yetiştirme çabası, ne bir köy kalkınması sorunu idi. Temel amacı bakımından, tarihsel koşulların hazırladığı bir olanaktan yararlanarak, iktidara katılıp, elde edilen yürütme gücü ile emekçi sınıfları bilinçlendirmek ve devrimsel süreci hızlandırmak için girişilmiş bir devrim stratejisi ve taktiği idi." Neymiş efendim? Demek ki Köy Enstitüleri öyle köylüye okuma-yazma öğretmek, öğretmen yetiştirmek için kurulmamış. Köy Enstitüleri, işçi sınıfını teşkilatlandırmak, bilinçlendirmek ve en kısa zamanda Marksist devrimi gerçekleştirmek için düzenlenen taktiklermiş.
Sayfa 113Kitabı okudu
Atatürk ’ün 1 m a rt 1922 'de T.B.M .M'nin üçüncü top­lantı yılını açış konuşmasından: «...Türkiye’nin sahibi ve efendisi kimdir? Bunun ce­vabını derhal birlikte verelim. Türkiye’nin hakiki sahibi ve efendisi hakiki müstahsil olan köylüdür. O halde herkesden daha çok refah, saadet ve servete müstehak ve la­yık olan köylüdür. Binaenaleyh, Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetinin iktisadi siyaseti bu asli gayeyi sağla­maya matuftur. Efendiler, diyebilirim ki, bugünkü felaket ve sefaletin tek sebebi bu gerçeğin gafili bulunmuş olmamız­dır.Filhakika yedi asırdan beri cihanın dört bir köşesine sevkederek kanlarını akıttığımız, kemiklerini yabancı top­raklarında bıraktığımız ve yedi asırdanberi emeklerini elle­rinden alıp israf eylediğimiz ve buna mukabil daima tah­kir ve tezlil ile mukabele ettiğimiz ve bunca fedakarlık ve ihsanlarına karşı nankörlük, küstahlık, cebbarlıkla uşak seviyesine indirmek istediğimiz, bu gerçek sahibin huzurun­da bugün utanç ve saygı ile hakiki durumumuzu alalım...»
Engin Tonguç:
Gözümüzü dört açıp, ulus devletimize sahip çıkmalıyız, sömürge olmak istemiyorsak!
Sayfa 54 - Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı YayınlarıKitabı okudu
Engin Tonguç:
Bugünkü eğitim konusunda konuşmak için kendimi yeterli bulmuyorum. Bugün uygulanmakta olan eğitimin dışında bir kişiyim ve de eğitimci değilim. Bu soruyu eğitimciler yanıtlamalı. Ben bir vatandaş olarak şu kadarını söyleyebilirim: Cumhuriyetin en önemli ilkelerinden biri, öğretim birliği yok edilmiştir, yeni kuşaklar ikiye bölünmüştür. Bu, geleceğimiz için çok büyük bir tehlikedir.
Sayfa 53 - Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı YayınlarıKitabı okudu
34 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.