Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Kendimi bildim bileli, her akşam oturduğum sofra, bir veda yemeği...
“Kendimi bildim bileli, her akşam oturduğum sofra, bir veda yemeği...” __Şermin Yaşar _ Deli Tarla
Reklam
Metabolik esnekliğimizi geri kazanacağız. Bunun için de; 1. Unlu, şekerli gıdaları ve işlenmiş karbonhidratları yakıt olarak kullanmayacağız. Dizel yakıta veda edeceğiz. No demiştik; şeker, yani dizel ucuz ve kirli bir yakıttır. 2. Yağ motorlarının devreye girmesinin en doğal yolu gece uyku hâlinde olduğumuz zamanlardır. Uykudaki yağ yakımını desteklemek için mümkün olan en erken saatte motora enerji girişini durduracağız (Yani akşam yemeğini mümkün olduğunca erken saatte bitireceğiz veya en geç saat 17.00'den sonra yemeyi durduracağız. Ne kadar erken saatte yemeği kesersek hibrit sistem yağ yakmaya o kadar hızlı adapte olacaktır). 3. Hibrit motorda neyi yakarsak yakalım, yüksek performans için "oksijen" gereklidir. Şeker oksijensiz de yakılabilir ancak şekerin oksijensiz yakılması en verimsiz enerji üretimine yol açar. 4. Ancak yağ motoru oksijensiz çalışamaz. Yağ yakmak için bol miktarda oksijene ihtiyaç vardır. Çift motorlu hücreler için oksijenin sağlanması oldukça önemlidir. Uyku apnesi • Burun tıkanıklığı ◦ Ağızdan nefes almak ◦ Diş sıkmak • Sigara içmek • Derin olmayan nefesler almak ◦ Oksijeni az kapalı ortamlarda bulunmak Hibrit sistemi tek motora, yani dizele (dizele) düşürür.
Kendimi bildim bileli, her ak­şam oturduğum sofra, bir veda yemeği...
bütün sayfayı alıntıladım nerdeyse
Şüphesiz, bu konularda bizzat kafa yormasına gerek yoktur, çünkü gerçek üniforma, sahibinin şahsını çevresine karşı açıkça sınırlandırmasını sağlar; dünya ile kişinin keskin ve belirgin çarpışıp birbirinden ayrıldığı sert bir astardır; nitekim üniformanın hakiki görevi dünyadaki düzeni göstermek, belirlemek, insan bedeninin yumuşak ve bulanık
Sayfa 19 - 1. cilt - pdfKitabı okuyor
Gece, yasakların ve kısıtlamaların topluca başkaldırısıdır. İşbirlikçi bir sessizliktir, temastır, aynı zamanda da ihlallerdir. Eğer hırsızlıklar, cinayetler, kumar, kaçmalar, fahişelik geceyi seçiyorsa, bunun tek nedeni karanlığın gözetimi güçleştirmesi değil, gecenin özü itibarıyla bir anarşi zamanı oluşundandır.
Reklam
Akşam yemeğine oturduğumda masada yalnızca iki kişilik servis vardı. Babam beni kendine doğru çekti, elini başıma koydu ve törensel bir sesle şöyle dedi: “Oğlum, annen seni terk etti.” Bu sözler beni şaşırttı, çünkü annemin daha çok onu terk ettiğini anladığımı sanmıştım. Ama kuşkusuz “Karım beni terk etti” gibi bayağı bir cümle onun ağzında biçimlenemezdi. Bundan alabildiğine incindim. Bu yemek boyunca süren suskunluk çok korkunç oldu. Babam, annemi mutlu etmeyi bilmediği bir yana, benimle diyalog kurmakta da aciz olduğunu gösteriyordu. İçerisinde yaşadığım ortamın duygudan yoksun olduğunu işte o akşam anladım. Yemeğin sonunda elmamı elime alıp odama döndüm.
Kadınlara fitne tohumları ekenler en başta erkeklerdir. Rahibelerin bile aralarını açan, gidip günah çıkardıkları papaz değil midir?
Yalanın karanlığı ile saydamlığın kinizmi arasında, gerçeğin bilindiği ama ses çıkarılmadığı ya da bile bile görmezden gelindiği aydınlık-karanlık bir kesim vardır. Toplumda, nezaket kuralları bazı gerçekleri nobranca haykırmayı yasaklar.
İyi bir anlatıcı kendini yenilemeyi bilmelidir.
314 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.