Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeyh Bedreddin'in en ufak bir şekilde Alevilik temayülü taşımamasına rağmen, onun gibi büyük bir Sünnî alimin mensuplarının bugün Aleviler'den ibaret oluşu ilginç bir olaydır. Zaten Safevî devletinin henüz ortada olmadığı, dolayısıyla heteredoks Müslüman kesimlerin bile asıl alevilik motiflerini henüz tanımadıkları bir devirde Şeyh Bedreddin'in
Osman Bey, çağdaş tarih kayıtlarına göre arkadaşları alpler gibi bir alpti. Yazıcızade Ali onu, 'alp' olarak kaydeder. Osman Alp'in arkadaşları, Konur Alp, Turgut Alp, Hasan Alp ve öteki alpler hep birlikte Bizans'a karşı savaşan deneyimli önderlerdi. Alp ve Gazi, tarihlerde eşanlamlı unvanlardır. Osman Gazi ile çağdaş bir kaynak, Garipnâme adlı eserde bir alp olmak için dokuz koşul sayar. Alp bir komutandır. Atı ve kendisi zırhlıdır. Silahları kılıç, kalkan, mızraktır. Alpin yanında savaşta kendisini devamlı kollayan bir nökeri vardır. Osman Gazi'nin nökeri Rum asıllı Köse Mihal'dir. Osman ile çağ daş olan bu kaynakta aynı zamanda Alperen dervişlerden söz edilir. Onlar da Bizans'a karşı savaşlarda alplerin yanında hareket ederlerdi. İşte Osman Gazi ile çağdaş kaynakların bize anlattıkları Osman Gazi budur. *Nöker: Orta Çağ Moğol ve Türk ordularında bir grup askeri sınıf. Moğolca'daki nöker kelimesi sözlükte "hizmetkâr, yardımcı, kul, arkadaş, yoldaş"
Reklam
Osmanlı sultanında evrensel egemenlik fikri değişik kaynaklardan gelir. Daha II. Murad devrinde yazılmış Yazıcızâde Ali'nin Selçuknâme'sinde Osman Gazi'nin sözde Oğuz Han'ın büyük oğlu Günhan'ın oğlu Kayı soyundan olduğu için ucdaki Türk beyleri tarafından üstün hükümdarlığa seçildiği kaydedilir ve şu iddia eklenir: “Günhan'ın vasiyyeti Oğuz türesi mucibince hanlık ve padişahlık Kayı soyu varken özge boy hanlarının soyuna Hanlık ve Padişahlık değmez.” Bu iddianın tarihi kaynağı ne olursa olsun Osmanlı hanedanı, egemenliğini meşrûlaştırmak ve özellikle Timur ve oğullarının himaye ve üstünlük iddialarına karşı çıkmak için bu görüşü benimsemiş, II. Murad'dan başlayarak paralarda ve silahlarda Kayı boyu damgası kullanılmıştır.
Şahruh döneminde tekrar beliren Timurlular tehdidi, siyasal bir bunalıma yol açmış ve bu süreç özellikle hânedanın kökenlerine vurgular yapılması yönünde refleksler doğurmuştur. Bu itibarla II. Murad döneminde Yazıcızâde Ali'nin Tevarih-i Âl-i Selçuk'una eklediği, hånedanı Oğuz Hân'a dayandıran şecere, dönemin tarihçilerini de etkileyerek Tevarih-i Âl-i Osman geleneğine yerleşmiş görünüyor. Osmanlı hânedanına etnik, dinî ve politik meşruiyet sağlamak kaygısıyla yapılan bu eklemeler, bir bakıma Yahşi Fakih geleneğinden sapma noktalarını da yansıtmaktadır. Söz konusu tarihlerde Osmanlı hânedanına, yalnızca köken bakımından değil, dini bağlamda da bir meşruiyet zemini yaratma girişimi görülüyor. Hanedanın kökeni Oğuz Hân'ın en büyük oğlu Gün'ün en büyük oğlu Kayı'ya dayandırılırken, diğer yandan da hânedan kurucusu Osman'ın, gelenek içerisine özenle yerleştirilen rüya motifleriyle Tanrı tarafından seçilmiş kişi olduğu kurgusu vücuda getirilmiştir.
Sayfa 26 - Kronik KitapKitabı okudu
Osmanlı padişahlarının, Oğuz Kağan neslinden geldiğine inanılan Kayı boyuna mensubiyetleri iddiası, ilk defa 15. yüzyılda II.Murad zamanında Yazıcızade Ali tarafından Tarih-i Âl-i Selçuk adlı eserde yazıya geçirilmiş, daha sonra öteki tarihçiler de benimsemiştir.
Reklam
Ezber Et Ey Köle !!!
İbnü'l Esir El Kâmit fit Tarih ( Büyüklerin Tarihi ) İbnü'l Cevzi Mirâ'tüz Zamân ( Zamanın Aynası ) İbnü'l Ezrâk Tarih-i Meyyafârikin ( Diyarbakır Tarihi ) Utbî Tarih-i Yemini Mesûdi Altın Çayırlar Gümüş Madenler İstâhri El Mesâlik ve'l Memâlik ( Meslekler ve Ülkeler ) İbn'i Hâvkal Suret-i Arz ( Yeryüzü ) İbn'i Fadlan Seyahatnamesi İbn'i Bibi El Evamirûl Alâiyye fi'l Umûr'il Alâiyye ( Devlet Sultanları ve Devlet İşleri ) Reşüiddin Câmi'ül Tevarih ( Bütün Dünyanın Tarihi ) Ata Melik Cüveyni Tarih-i Cihan Güşâ ( Cihan Fatihinin Tarihi ) Yazıcızade Ali Tarih-i Âli Selçuk ( Büyük Selçukluların Tarihi ) Aksarayî Müsâmere'tül Ahbâr ve Müsayere'tül Ahyâr ( Hikâye Edilen Haberler ve İyilik Eden Yol Arkadaşları ) Bündari Fütûr-u Zaman-ı Sudûr Sudûr-u Zaman-ıFütûr ( Sakin Zamanların Fitnesi ve Fitne Zamanlarının Sakinliği ) İbnü'l Âdim Biyografiler ile Selçuklu Tarihi Beyhâki Tarih-i Mesudi ( Sultan Mesudun Tarihi ) Nizamülmülk Siyasetnâme Nişabûri Selçuknâme Râvendi Rahat-us Sudûr Nusret-ül Fetre ( Rahat ve Sakin Fethin Yardımcıları ) Malatyalı İbnü'l İbri Tarihi Muhtasarid Düvel ( Dünyanın Toplu Kısa Tarihi )
Osmanlı'nın Kayı soyundan oluşu iddiası
Osmanlı sultanında evrensel egemenlik fikri değişik kaynaklardan gelir. Daha II. Murad devrinde yazılmış Yazıcızade Ali'nin Selçukname'sinde Osman Gazi'nin sözde Oğuz Han'ın büyük oğlu Günhan'ın oğlu Kayı soyundan olduğu için ucdaki Türk beyleri tarafından üstün hükümdarlığa seçildiği kaydedilir ve şu iddia eklenir: "Günhan'in vasiyyeti Oğuz türesi mucibince hanlık ve padişahlık Kayı soyu varken özge boy hanlarının soyuna Hanlık ve Padişahlık değmez." Bu iddianın tarihi kaynağı ne olursa olsun Osmanlı hânedani, egemenliğini meşrulaştırmak ve özellikle Timuroğullarının himaye ve üstünlük iddialarına karşı çıkmak için bu görüşü benimsemiş, II. Murad'dan başlayarak paralarda ve silahlarda Kayı boyu damgası kullanılmıştır.
Sayfa 110Kitabı okudu
Osmanlı sultanında evrensel egemenlik fikri değişik kaynaklardan gelir. Daha II. Murad devrinde yazılmış Yazıcızade Ali'nin Selçukname'sinde Osman Gazi'ün sözde Oğuz Han'ın büyük oğlu Günhan'ın oğlu Kayı soyundan olduğu için ucdaki Türk beyleri tarafından üstün hükümdarlığa seçildiği kaydedilir ve şu iddia eklenir: "Günhan'ın vasiyyeti Oğuztüresi mecibince Hanlık ve Padişahlık Kayı soyu varken özge boy hanlarının soyuna Hanlık ve Padişahlık değmez." Bu iddianın tarihi kaynağı ne olursa olsun Osmanlı hanedanı, egemenliğini meşrulaştırmak ve özellikle Timur ve oğullarının himaye ve üstünlük iddialarına karşı çıkmak için bu görüşü benimsemiş, II. Murad'dan başlayarak paralarda ve silahlarda Kayı boyu damgası kullanılmıştır.
Sayfa 110 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
554 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
498 günde okudu
Hayatı hakkında mufassal bilgiye sahip olmadığımız Yazıcı-zâde Ali, Osmanlı Padişahı II. Murad devrinde yaşamış ve Tevarih-i Âl-i Selçuk adlı eserini de o zaman derlemiş/yazmıştır. Derlemiş dememin sebebi ise eser Türkiye Selçuklu devrinin en önemli 3 kaynağının birleşmesinden müteşekkil olduğu içindir. Yani Tevarih-i Âl-i Selçuk, El-Evâmîrü'l-Alaiyye çoğunluğunu oluşturmak üzere, Camiü't-Tevarîh ve Mürûcü'z-Zeheb'ten çeviriler ve bu çeviriler üzerine Yazıcı-zâde'nin kendi bildiklerinden oluşmaktadır. Eserin muhtevası Türkiye Selçuklu Devleti tarihidir. Kaynağın başında Büyük Selçuklu hükümdarlarından kısaca bahisle, Anadolu'nun fethi, Türkiye Selçuklu hükümdarlarının hayatları ve devrin siyasî olayları, Moğol istilası, Moğollara karşı beylerin vatan savunması çabaları gibi konular mevcuttur. Eseri değerli ve orijinal kılan ise Anadolu'daki beylerin bağlı bulunduğu Oğuz Boyları ve kökenleri hakkında hiçbir yerde bulunmayan kayıtlardır. Eserin dili Osmanlı Türkçesidir. Buna rağmen Yazıcı-zâde Ali'nin çok ağdalı ve anlaşılmaz bir dili yok. Hatta zaman zaman saf Türkçe görmek mümkündür. Kaynağın bu hâli normal bir okuyucuya hitap etmemekle birlikte, şayet illa Türkiye Selçuklu'nun tarihini birincil kaynağından okuyacağım diyen varsa İbn Bibi'nin El-Evâmîr'inin Türkçe çevirisini okusun.
Selçuk-Name
Selçuk-NameYazıcızâde Ali · Türk Tarih Kurumu Yayınları · 20141 okunma
44 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.