Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
KÖPEKLER NEREYE? ve ...
Fare, yılan, kurt, ayı, aslan, kaplan, sivrisinek, bit, pire, hamam böceği, tarantula, kedi, köpek... Bunlar tabiatın bir parçasıdır. İnsanoğlunun onlara zulmetmesi, canlarını yakması yasaktır. Fakat onlar insanı rahatsız etmeye başladığında, insanın onlarla mücadelesi başlar. İnsanın canına kastettiklerinde insan da onların canına kasteder. Bu
.... Aşkı savunmak zorundayız 14 Şubat 2008’de Avignon Festivali kapsamında düzenlenen “Düşünce Sahnesi” dizisi için Fransız gazeteci Nicolas Truong ile Fransız düşünür Alan Badiou arasında aşk üstüne kamuya açık bir sohbet gerçekleşti. Modern yüzyılda dört bir yandan tehdit altında olan aşka ilişkin bambaşka bir anlatı inşa eden ve sohbet
Reklam
Bir insana sağır ve dilsiz olduğunuzda, bir gün o insan da size kör olur. Kimseyi kör edecek kadar sağır olmayın.
Sevgi eksikliği her zaman bir Zengo yaratmaz, ama dünyaya küskün, kendini değersiz bulan, kendini ve insanları sevmeyen kişiler ortaya çıkarır. Benlik bilinci, geçmişte kişiye nasıl davranıldığı, neler söylenildiğiyle oluşur. Benlik bilincini değiştirip, kendini tanıma yoluyla yeniden biçimlendirme durumuna geçilmezse,gerçeğe uymayan benlik bilinci ömür boyu sürer..
Kadın o devre, 1910’lu yıllardadır Birlikte yaşadığı ve her şeyine, hayatı boyunca müdahale eden annesini sonunda geride bırakıp, diktatör Porfirio Diaz’ın maiyetinde mürebbiyelik için ABD’den Meksika’ya gitmiştir. Adam ise ünlü bir gazeteci, yazardır ve yaşlılığın ne olduğunu ruhuyla, bedeniyle iyice fark ettiği yaştadır. Amerika’daki ışıltılı
Bir insana yepyeni bir dil kazandırarak onu yeniden yaratmak korkunç ilginç.
Reklam
"Ah, yaşama yeniden başlamayı ne kadar isterdim! (...) Hayatın her dakikası, her anı haz vermeli insana, ferahlık, mutluluk vermeli. Evet, kesinlikle böyle olmalı! İnsan bir görev olarak hep bunu gerçekleştirmeye çalışmalı..."
Sayfa 834 - Stepan TrofimoviçKitabı okudu
En mükemmel bir insanın bile alışkanlık sonucu kabalaşabileceğine, rezilleşebileceğine inanıyorum. Kan ve başkaları üzerinde egemenlik sarhoş eder insanı: Kabalık ve rezillik gelişir, insanın aklına, duygularına ulaşır ve sonunda insan normal olmayan şeylerden zevk almaya başlar. Bir canavar olur. Ve insanlığa, pişmanlık duygusuna, yeniden doğuşa dönmesi hemen hemen olanaksızlaşır. Böylesine bir güç sahibi olma isteği salgın bir hastalık gibi bütün topluma bulaşır: Öylesine çekicidir güç sahibi olmak. Bu tür olaylara ilgisiz kalan bir topluma hastalık bulaştı demektir. Sözün kısası, bir insanın bir başka insana işkence etmek hakkının olması toplumun bir hastalığıdır; toplumda insana özgü yeteneklerin kaybolduğunun, bir ülkenin yurttaşları olmak bilincinin yok olduğunun, toplumda çürümüşlüğün başladığının göstergesidir
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
Beni etkileyen ikinci nokta, bu savaş öyküsünde tehlikeli askeri çatışmalardan ya da karmaşık cephe harekatlarından hiçbirine yer verilmeyişi oldu. İnsan burada hiçbir kahramanlık tasviri bulamıyor. Bu öykünün malzemesini keşif kollarının kahramanlığı değil, bu tür iki eylem arasındaki dinlenme oluşturuyor. Yazar bu dinlenmeye, hiçbir dışsal araçla ifade edilemeyecek, sarsıcı ve etkileyici bir gerilim katıyor. Öyle bir gerilim ki insana son noktasına kadar kurulmuş bir gramofonun gergin yayını hatırlatıyor. Savaşın bu tür bir tasviri, içinde barındırdığı sinemasal imkanlarla göz kamaştırıyordu. Önümüzde, savaşın asıl atmosferini yeni bir biçimde yeniden sergileme yolu açılmıştı; hem de olayların yüzeysel örtüsü altında saklı duran ve en iyi şartlar altında bile ancak derinlerden gelen bir ses olarak algılanabilen bütün o coşkusu, o olağanüstü sinirsel gerilimiyle...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.