Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Endüstriyel tekniğin amaçlarından biri de daima insan kas gücünün yerine diğer güç türlerini geçirmek olmuştur. Hayvanlar kendi ihtiyaçlarını giderebilmek için tamamen kendi kaslarına bağımlıdırlar; ilkel insanda da aynı bağımlılığın bulunduğu varsayılabilir. İnsan gitgide daha fazla bilgiye sahip oldukça güç kaynaklarını daha fazla kontrol edebilir hale gelmiş ve böylece artık kaslarını yormasına da gerek kalmamıştır. Çok eski zamanlarda dahinin biri tekerleği icat etmiş ve birkaç başka dahi de öküze ve ata tekerleği döndürtmenin bir yolunu bulmuştur. Görüldüğü kadarıyla, öküzü ve atı ehlileştirmek elektriği ehlileştirmekten çok daha zor bir iş olmalı ama bu daha çok zekâ değil, sabır gerektiren bir zorluktu. Elektrik tıpkı Binbir Gece Masalları'ndaki cin gibi doğru formülü bilen her kişinin elinde sebatkâr bir uşağa dönüşür: Formülü keşfetmek zor olsa da işin gerisi kolaydır. Öküzün ya da atın kaslarının insanın kaslarına oranla çok daha etkin şekilde çalışacağını anlamak için çok büyük bir hüner gerekmiyordu ama öküzün ve atın, terbiyecilerinin iradesine boyun eğer hale gelmesi için uzun bir zamanın geçmesi gerekmiş olmalıdır. Öküz ve ata tapıldığı için onların evcilleştirildiğini, onların pratik bakımdan kullanılmalarının daha sonra, rahipler onları tamamen evcilleştirdikten sonra devreye girdiğini söyleyenler de vardır. Neredeyse tüm büyük ilerlemelerin hepsi ilk başta ilgisiz sebeplerden doğduğundan bu doğal olarak olası bir kuramdır.
Sayfa 148Kitabı okudu
Bana sorarsanız, beşerî keşiflerin en büyüğü olarak tekerleği gösteririm. Sanat şekilleri içinde bence en büyük keşif tiyatro... Tekerlek, nasıl, bitmeyen mesafeler üzerinde sonsuz bir dönüşse, tiyatro da durmayan zamanın mikâb biçimi bir kavanoz içinde, bütün madde ve hareket kadrosiyle dondurulması...
Büyük Doğu YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Bisiklet, rüzgarın estiği yolda özgürlüğü hissetmektir.” “Pedalların ritmi, kalbin coşkusudur.” “Bisiklet, doğayla dans etmektir.” “Hayatın hızını yavaşlatan, anların tadını çıkaran bir bisiklet yolculuğu.” “Dünyayı keşfetmek için en iyi yol, bisikletin arkasında kaybolmaktır.” “Bisikletin direksiyonunda, yolların efendisi olursun.” “Bisiklet sürmek, ruhunun kanatlanmasıdır.” “Bisikletle yol almak, kalbinin ritmini dengelemektir.” “Bisiklet, hem bedeni hem de ruhu besleyen bir spor.” “Bisikletle dolaşmak, hayatın güzelliklerini keşfetmek demektir.” “Bisikletin tekerleği, mutluluğun dönüşüdür.” “Bisikletle ilerlerken, hayatın anlamını bulursun.” “Bisiklet, iç huzura ve dinginliğe ulaşmanın en basit yolu.” “Bisiklet sürerken, zamanın akışını unutursun.” “Hayat bir bisiklet yolculuğuna benzer, dengeyi korumak önemlidir.”
İlk aşklar..Sokolnik parkı..Ah dönüşü yok; zamanın tekerleğin geri çeviremezsin. Tabiat ananın bahşettiği muazzam bir domuzluk!
107 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
107 sayfadan oluşan kitapta 14 adet birbirinden farklı öykü bulunmakta. Öyküler farklı ama hepsinin ortak noktası karamsarlık içermesi. Sanki her öykünün üzerine bir sis çökmüşçesine karakterler zaman kargaşası yaşıyor ve bir çıkış yolu arıyor gibi. Zaman, rüya ve gerçek arasında bir döngü içerisindeler ve bu döngüde bir iç hesaplaşma yaşıyorlar.
Durmuş Saatler Dükkânı
Durmuş Saatler DükkânıGamze Güller · İletişim Yayınları · 2020112 okunma
Yüksek enerjilerde (rulet tekerleği hızla döndürüldüğünde) bilye esas olarak tek bir biçimde davranır-tekerleğin etrafında döner durur. Ama tekerlek yavaşladıkça bilyenin enerjisi azalır ve sonunda tekerlekteki otuz yedi tane bölümden biri­ne düşer. Başka bir deyişle, düşük enerjilerde bil yenin bulunabileceği otuz yedi değişik durum vardır. Eğer, herhangi bir nedenle, bilyeyi sadece düşük enerjilerde gözlemleyebiliyorsak değişik bilye olduğu sonucunu çıkarabiliriz! 
Reklam
Sonunda anladım ki, ne birlikte yaşayabiliriz biz, ne de birbirimize yakın..
Sana şunu da söyleyeyim: nihayet kendi hakiki, içgüdüsel düşlerini ve hayalini kurduğu aşkı bulmuş bir kadında kaçınılmaz olarak büyük bir mutluluk vardır, ama mutsuzlukların da en büyüğüdür bu: kadının ruhu öyle cömerttir ki, tatminler giderek daha uzağına düşer. Seçtiği insana bedenini sunmak yetmez ona, onun ayakları önüne ruhunu da sermek ister. Günlerini ve gecelerini, emeğini ve ilgisini ona hediye eder, sahip olduklarını ve iradesini onun ellerine verir. Bir tanrıymış gibi, hazinesine baştan ayağa bakmak haz verir ona…
Çok uzun düşündüm üzerinde ve birçok şeyi anladım; eminim ki biz erkekler, bir kadın ruhunun aşk örgüsünü pek az biliyoruz, genellikle de hiç bilmiyoruz.
Hakiki güzelliğin sınırlarına erişmek için ne kadar az şey gerekiyor insana!
510 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.