"Çünkü asıl önemli olan gücü nasıl uyguladığın, ne kadar uyguladığın değil."
Sayfa 80Kitabı okudu
Tanrısalların ortaya çıkışlarından sonraki iki yıl boyunca, bu durumun insanların yaşamı üzerindeki etkisi, umulduğundan az olmuştu. Onların gölgesi her yerdeydi, ama göze çarpmaz bir gölgeydi bu. Her ne kadar tepelerinde gümüş renkli gemilerin ışıldamadığı pek az bir yük kent varsa da, bu gemiler bir süre sonra güneş, ay ve bulutlar kadar doğal kabul edilmeye başlandı. Pek çok insan, yaşam düzeylerindeki yükselmenin Tanrısallar nedeniyle olduğunu şöyle böyle fark ediyordu. Seyrek olarak da olsa bunu düşünmekten vazgeçtiklerinde, o sessiz gemilerin tarih boyunca ilk kez olarak dünyaya barış getirdiğini görüyor ve haklı olarak minnet duyuyorlardı.
Sayfa 26 - Cep KitaplarıKitabı okudu
"Anlayamadığı şeyi yok etmek bir barbarın işaretiydi."
Hiçbir ütopya, toplumun bütün bireylerine sonsuza dek tatmin sağlamaz.
Sayfa 103Kitabı okudu
> Ada ateşe doğmuştu; ateşte ölmeyi seçti.
“…dolu bir zihin kolay kolay sıkılmazdı.”
İletişim yöntemleri daha mükemmel hale geldikçe, içeriği daha önemsiz, bayağı ve can sıkıcı gibi görünüyordu.
Uzay benim için her zaman bilinmez olmuştur. Filmleri, bilim kurgu romanları. Arthur C. Clarke, Tanrıların Arabaları. Burada olmam inanılmaz. A Space Odyssey!
Robotların işlettiği fabrikalar ardı arkası kesilmeyen tüketim malları üretiyordu; böylece yaşam için gereken her şey neredeyse bedava olmuştu. İnsanlar artık istedikleri lükslere sahip olabilmek için çalışıyordu. Ya da hiç çalışmıyordu
Sayfa 82Kitabı okudu
Dünyayı ve üzerinde yaşayan insanları değiştirmek için elli yıl yeterli bir süreydi. Gereken tek şey, sağlam bir sosyal mühendislik bilgisi ile net bir hedef belirleyebilme becerisiydi. Tabii bir de güç.