"Sana, beni asla tanımamış olan sana.."
Kitabın özeti bu mektubun hitabıdır.
Kitaba başladığımda histerik bir kadının mektubunu okuduğum hissiyatına kapılmışken , ilerledikçe aşkın nasıl hastalıklı bir duygu olduğunu bir kez daha hissettim. Aşk çok güzel bir duygudur sadece karşılıklı iken.
Stefan zweig'ı bir kez daha kutlamak isterim; bir erkek yazarın bir kadının hislerini ,kadınca, çok güzel aktarabildiği için.
Özellikle takıldığım cümleler oldu ki kitapta paylaşmak isterim, çok edebi olmasa da muhteşem duyguları anlatıyor.
"Fakat yine de güllere özen göstermiş olman bana iyi gelmişti."
"Eşyamı toparladım. Gitmek, hemen çıkıp gitmek istiyordum. Çektiğim acı çok büyüktü."
"Hızla kapıya gittim, çünkü gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissediyordum ve sen bunu görmemeliydin."
"Bir su birikintisinin yanından geçercesine yanımdan geçip giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep ama hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen, kimsin ki benim için?"
Bir saatte bitti kitap
Okuyun zweigseverler!